10 Türk Romancısı - Tahsin Yücel

in #edebiyat7 years ago

Bu mini yazı dizisinde en çok beğendiğim modern Türk romancılarını tanıtmaya ya da önceden bilenlere hatırlatmaya çalışıyorum. Bir önceki yazımda Orhan Pamuk'a dair değerlendirmelerimi paylaşmıştım. Yazıyı buradan okuyabilirsiniz.

Bu yazıları bir edebiyatsever olarak öznel bir bakış açısıyla hazırlıyor ve herhangi bir edebiyat eleştirisi iddiası taşımıyorum.

Bugün edebiyat ile yakından ilgili olanların iyi tanıdığı, ancak medyada çok fazla yer verilmeyen Tahsin Yücel ve romanlarından söz etmek istiyorum.

Tahsin Yücel sadece bir roman yazarı değil. Romanlarının yanı sıra çok sayıda öykü, deneme, anlatı ve eleştiri kitabı yazmış olan gerçek bir edebiyat emekçisi ve bilim insanı.

Fransız dili ve edebiyatı profesörü olan Tahsin Yücel 17 Şubat 1933'da doğdu. Yazar, çevirmen ve akademisyen şapkalarıyla onlarca değerli eser ürettikten sonra 22 Ocak 2016 tarihinde 82 yaşındayken aramızdan ayrıldı. Tahsin Yücel için oluşturulmuş web sitesine buradan ulaşabilirsiniz. Sitede Yücel'in detaylı yaşam öyküsü, eserleri ve yabancı dillere çevrilmiş kitaplarının kapakları yer alıyor.

Tahsin Yücel’in romanlarını neden seviyorum? Öncelikle kullandığı dili beğendiğim için okuyorum Tahsin Yücel’i. Yücel öteden beri Türkçe edebiyatın Türkçe sözcüklerle üretilmesi gerektiğini savunan bir yazar. Savunduğu bu görüşle tutarlı bir biçimde, ürettiği metinlerde, dilimize girip yerleşmiş olanlar da dahil olmak üzere, Arapça ve Farsça kökenli sözcükleri kullanmamaya özen gösteriyor. Tahsin Yücel metinleri, batı dillerine kıyasla içerdiği sözcük sayısı kısıtlı olan Türkçe ile, olanakları iyi kullanıldığında, keyifle okunan, zengin bir dil dünyası kurulabildiğini açıklıkla gösteriyor.

Tahsin Yücel romanlarına tat katan başka bir faktör de ustaca işlenmiş özgün, ama bir taraflarıyla sıradan, halktan insanlar olan karakterleri. Bu karakterlerle insan kısa zamanda özdeşleşiyor ve başlarından geçecek olayları, içine düşecekleri durumları merak ediyor. Bu karakterler bazen karikatürize özellikler de taşıyabiliyorlar. Bu durum maceralarına eşlik ettiğimiz karakterlere sempati duymamızı kolaylaştırırken, romanın yarattığı gerçeklik izlenimine asla zarar vermiyor.

Tahsin Yücel gerçekçi roman geleneği içinde sayılabilirse de, romanlarında genellikle bir tür masal havasını her zaman yaratmayı başarıyor. Romanı bitirdiğinizde bu gerçekçi masal dünyasının etkisinden uzun zaman kurtulamıyorsunuz.

Bir yazarı sevmek için ille dünya görüşüne yakın olmak ya da siyasi fikirlerini paylaşmak gerekmiyor. Yine de Tahsin Yücel’in sade, alçakgönüllü, halktan yana tavrı herhalde kitaplarını bu denli sevmemde etkili olmuştur. Bu tavrı ilk kitaplarından biri olan ve kendisinin de özel bir önem atfettiği “Vatandaş” anlatısı üzerinden tanımak mümkün. Vatandaş'ın baş kahramanı Şaban Baş bir devlet dairesinde çalışan düşük maaşlı bir memurdur. Şaban Baş düşüncelerini insanlarla yüz yüze paylaşmak yerine, eline kalemini alıp, büyük bir saygı ve özenle; yalnızlığını, acılarını, kızgınlıklarını, sadece umumi tuvaletlere yazmakta, toplumla olan ilişkisini tuvaletlere yazdığı yazılar üzerinden kurmaktadır. Düşüncelerini dergi ve gazeteler yerine tuvaletlere yazmasını bu yolla halka doğrudan erişmesi ile açıklar. (Henüz steemit'in icat edilmediği yıllar🙂) Halka açık tuvaletlere "vatandaş" rumuzunu kullanarak yazdığı mesajlar bir süre sonra Saban Baş'ın hayatının akışında değişikliklere yol açacaktır.

İnsanın sadece bir hücresinin, o insanın tüm özelliklerini içeren bilgiyi taşımasına benzer biçimde, bir yazarın kitabından okunacak bir pasajın, o yazarın üslubunu tanımaya yeteceğini düşünüyorum. Bu nedenle, tanımayan okurlar için, Tahsin Yücel’in 1975 yılında yayınlanan Vatandaş anlatısından bir pasajı aktarmak istiyorum:

Ama öyle zamanlar vardı ki, çalışıp didinmek de, vuruşup dövüşmek de, kaçıp kovalamak da yazmakla aynı şey oluyordu; en iyilerinizden birinin çok güzel özetlediği noktada buluyordum hep kendimi: 'Yazmasam deli olacaktım"

Bir rastgele pasaj da Tahsin Yücel'in 2006 yılında yayınlanan Gökdelen romanından:

Amacına bir an önce ulaşmak istediğine göre, böyle davranması da gerekirdi: adam bayağı yaşlıydı, hep uykudan yeni kalkmış gibi bir izlenim uyandırıyor, ikide bir söyleneni yinelettiriliyor, kolay kolay kesin bir şey söylemiyor, kafası hep başka yerdeymiş gibi bir izlenim uyandırıyordu.

Yukarıda küçük bir parçasına yer verdiğim 17 Şubat 2073 sabahında başlayan “Gökdelen” romanı, henüz herhangi bir kitabını okumamış okurlar için, Tahsin Yücel’i tanımak bakımından uygun bir başlangıç olabilir. Bir bilimkurgu meraklısı olarak bende özel bir yeri olan bu romanın konusu şöyle:

Temel Diker, bütün İstanbul’u gökdelenlerle donatıp New York’a dönüştürmeye çalışan, hatta Özgürlük Anıtı’nın bile bir benzerini inşa etmeyi kendine hedef edinmiş ünlü bir müteahhittir. Ancak kendi arsası içindeki müstakil evinde yaşayan Hikmet Şirin, gayrimenkulünü satmayarak onun bu idealine engel olmaktadır. Müteahitin avukatı Can Tezcan ilginç bir çözüm bulur; Yargı Sistemi özelleştirilmeli, artık bu işe de devlet değil, çeşitli işadamlarının hissedar olduğu Türkiye Temel Hukuk Ortaklığı A.Ş. (TTHO) bakmalıdır. Can Tezcan, bu amaçla birçok girişimde bulunur ve nasıl bir işe bulaştığını fak ettiğinde artık çok geçtir.

Roman 2006 yılında yayınlanmış olmasına rağmen bugünün Türkiye gündemine oldukça uygun düşüyor. Tahsin Yücel anlaşılan sanatçı sezgisiyle bugünlerde yaşanacakları 10 küsür yıl öncesinden görebilmiş.

Tahsin Tücel'in edebiyat çevresinde popüler olması 1992 yılında yayınlanan Peygamberin Son Beş günü romanıyla oldu. 1993 yılında Orhan Kemal roman ödülüne layık görülen bu romanda "peygamber" lakaplı devrimci şair Rahmi Sönmez'in 1940'lardan 1980'lere uzanan yaşam öyküsü anlatılıyor. En çok sevdiğim kitaplar arasında yer alan roman okurlara gerçek bir dil ziyafeti sunuyor.

Tahsin Yücel 'in sonuncu kitabı 2010 yılında yayınlandığında yazar 77 yaşındaydı. Manidar bir biçimde ismi "Sonuncu" olan romanın konusu şöyle:

Selami bey İstanbul’un köklü bir ailesinden gelir. Fransa’da felsefe doktorası yapıp döndükten sonra, evlenir, çocukları olur, dingin bir yaşam sürer. Ama yaşamının en büyük amacı kitabını, Serencam adını verdiği denemesini bitirmektir. Başladıktan kırk yıl sonra, seksenlerinde bitirir, tek adet olarak bastırır, kitabını eline almasından yirmi dört saat sonra da ölür. Büyük boy, yirmi dört bin yedi yüz on sekiz sayfadan oluşan bu dev yapıtı başından sonuna okuyan tek kişi çıkmaz, ama boyutları ve biçimi yıllar yılı insanların ilgisini çeker.

Roman Yücel'in önceki kitapları kadar beğenilmedi, ancak ben Sonuncu'yu olgunluk yaşına erişmiş olan yazarın yazdığı yeni bir başyapıt olarak görüyorum.

Tahsin Yücel kitaplarına dair değerlendirme skorlarına kitap dünyasının imdb'si olan Goodreads üzerinde buradan erişebilirsiniz.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Sort:  

Tahsin Yücel , bir roman kahramını gibi muzip biri :) Çok severim. Kendisinin bazı çevirileriyle ilgili olumsuz eleştiriler var ama benim ingilizcem iyi olmadığı için asla iyi mi kötü mü bilemeyeceğim. fikirlerini sevdiğim bir yazar. bize onu anlattığın için teşekkür ederim. gayet güzel bir inceleme yazısı. tebrikler dostum

Teşekkür ederim. 🙂Çevirilerini ben de bilemiyorum. 🙃

Nice post with good contents

Okudum 👍

Bir etkinlik düzenliyorum, fikirlerinizi öğrenebilir miyim
https://steemit.com/tr/@cashthekush/yapiskan-notlar-31-okudum-etkinligi-ca7b4e4a385d3

Okudum 😃Kendi adıma yorumlara teşekkür etmenin ötesinde yazıyla ilgili ilave yorumlar paylaşıyorum. O nedenle fikri satın alamadım.

😃 Çoğu kişi yorum yapmaktan kaçınıyor, en azından bir kelime veya bir emoji dahi olsa okuduğunu ifade etmek hem #tr etiketini güçlendirir hem de yazara motivasyon olur diye düşündüm. Elbette yazı hakkında gelen sorulara, yorumlara sadece teşekkür edip geçmemiz lazım hatta elimizden geldiğince bilgilendirici cevaplamamız lazım. Bazı klişeleri yıkmak ve kullanıcıyı yorum yapma adına cesaretlendirmek amacıyla paylaştım. Umarım #tr etiketi altında bu sayede bir hareketlenme olur. 👍

Harekette bereket vardır. Ben de öyle olmasını umarım.

Tahsin Yücel değeri az bilinen yazarlardandır. Peygamberin Son Beş Günü okulda TK dersi için okutulmuştu, ben öyle keşfetmiştim. Kumru ile Kumru'yu da çok severim.

Kumru ile Kumru'yu ben de çok severim. Harika bir romandı. 👌Ayrıca Aykırı Öyküler kitabını da severim. Yazıyı çok uzatmamak için tüm kitaplarından söz etmedim. 🤠

Nice post

I wish you write in english! So we can understand as well!

Challenge, where you can win up to 100s $SD!
If you want to, you can try it here:
https://steemit.com/contest/@guessandgain/guess-and-gain-8-2-day-win-usd

-hey-you-ready-to-try-it-out.jpg