Çok eskiden Anadolu Kralı bir gün hastalanır, kral yataklara düşmüştür, çok acı çekiyordur, hekimler bir türlü bu hastalığa derman bulamazlar.
Tüm hekimler hastalığın çaresini bulmak için bütün Anadolu'ya dağılırlar. Dağların zirvesinde, ormanların en kuytu köşelerinde, derelerin kenarında her yerde kralın hastalığına derman ararlar.
Lokman Hekim ise Adana'ya gider.
Adana'nın verimli topraklarına güvenir Lohman Hekim, çünkü en yeşil ağaç, en tatlı meyve, en güzel kokulu çiçek hep Çukurova'nın bereketli topraklarında yetişmektedir.
Lokman Hekim hiç durmadan, günler boyu geceler boyu şifa gelecek bitkiyi arar ve birgün çiçek tozlarını karıştırıp, insanların aradığı sonsuzluğu, yani ölümsüzlüğü bulur.
Tam bu esnada karşısında Hızır Aleyhimsselam çıkar ve insanların ölümsüzlüğe henüz hazır olmadığını söyler.
Lokman Hekim, hasta kralı portakal çiçeğinden yaptığı ilaçla iyileştirir, bulduğu ölümsüzlük karışımını da Misis Köprüsünden nehire döker. Suya dökülüp karışan ölümsüzlük iksiri Adana'da yetişmekte olan her meyvede, her çiçekte, her ağaçta insanlara sağlık verir.