Sort:  

Bir varmış bir yokmuş. :D Sene de 2108'miş. :D

Dünyanın en güzel gözlerine sahip iki kız kardeş varmış. Bu iki kız kardeş birbirini çok seviyormuş. Büyük olanı Aylin, kendinden iki yaş küçük Elif'e hem annelik hem babalık yapıyormuş. Ebeveynlerinden uzak bir şehirde okuyorlarmış.

Bir gün Elif, ablası Aylin'nin yanına gelmiş ve ne demiş acaba? :))

Ben duyulan geçmiş zaman (miş) kullanarak başladım ama sıradaki kişi görülen geçmiş zamanla devam etsin lütfen. Yorum sırası karışmasın diye sıradaki kişiyi etiketlersek hikayenin bağlamı bozulmadan ilerletebiliriz. Şimdi @sudefteri devam etsin de görelim. :))

iyi geceler. yarın bakacağım :)

Bir gün Elif, ablası Aylin'in yanına sürpriz bir ziyaret yaptı. O güne dek cevapsız kalan sorularına bir yenisini daha ekleyecek gibiydi ama bu kez öyle olmadı.

İkisinin de bakır renkli saçları ve yemyeşil gözleri ailesinden kimseye benzemiyordu. Geleneksel buluşma gününe 2 gece kalmıştı ve tüm aile dağ evinde bir kez daha toplanacaktı. Kendilerini ait hissetmedikleri bir ortamda bulacakları için mutsuzluk içindeydiler.

Yine de Aylin küçük kardeşinin bu yersiz endişelerle kendini harap etmesini istemedi. Ona bu sabah bir köşeye atılmış hatta unutulmuş halde bulduğu karton kutuyu gösterdi. İçinde eğlencelik bir şeyler ararlarken CD'yi görünce ikisi de gülmeye başladı. Tarihi eser hükmündeydi ellerinde tuttukları ama içlerindeki merak duygusuna da engel olamadılar. Acaba içinde ne vardı?

Eski eşyaların bulunduğu bodrumda meraklarını giderecek aleti bulup CD'yi taktılar. Ekranda yüzlerce yıldır kendi ailelerine ait olan Dağ Evi vardı. Galiba yine bir toplanma günüydü ki hayli kalabalıktı. Bir müddet ilgiyle izledikten sonra ekranda gördükleri karşısında şaşkınlıktan ne diyeceklerini bilemeden birbirlerinin yüzlerine baktılar.
Tıpkı kendilerine benzeyen, bakır saçlı ve yemyeşil gözlü iki kız da sanki ekrandan onlara bakıyordu.

@damla söz sende :)

SON

:))

Hikaye burada biter.
Ya arkadaşlar öncelikle ellerinize sağlık teşekkür ederim. Yazdıklarınız çok güzel ama ben bu işten keyif alamadım. Kusura bakmayın. Sizin parasal konulardan sıkılmanız gibi bir şey oldu sanırım. Kafamı böyle şeylere veremiyorum son dönemlerde. Hayatlarımız bu kadar hikayelerle doluyken gidip başkalarının olmayan hikayelerini üretmek beni son dönemlerde cezbetmiyor açıkçası.

Bu yüzden böyle şeyler yazamıyorum. Düşündüm biraz ama olmadı. Aklıma bir şey de gelmedi. Üçünüz devam edin isterseniz :)