Hello everyone,
Today I would like to talk to you about a very nice grove that should be visited in Istanbul. This place, where children love it, is located between Emirgan and Istinye districts on the shores of the Bosphorus. It occupies a total area of 47 hectares. The Tulip Festival is held in April. We'll come back here in April and see these beautiful tulips.
There are three mansions: the Yellow Pavilion, the Pink Pavilion and the White Pavilion. But we couldn't photograph them all. Because the space for the kids was beautiful and the kids didn't want to get out of here.
Of course, before we went, we searched the history of the Emirgan Grove.
In the Byzantine period, the district is covered with cypress forests, so we learned that it is called the kyparades, which means cypress. In 1940, Istanbul Mayor Lutfu Kirdar's initiative was nationalized and parked as a park. The entire grove was opened to the public in 1943.
There are more than 120 species of trees in Emirgan Grove. The main types of these species are: peanut pine, red pine, Aleppo pine, weeping pines, veymut çami, seaside pine, Japanese velvet pine, London pine, European, blue and conical spruce. In addition to these species, the Blue Atlas Lebanon, examples of Himalayan cedar, beech, ash, soap tree, Grape Willow, Hungarian Oak, Colorado Silver roots, Chinese sanctuary Tree, Kayabağı, California Water cedar, Beach redwood and Kaffur tree etc.
At the top of the grove, there are two ponds in the vicinity of each other, and the caves that are made of sponge stones rise above the pond. We saw ducks and black swans in the lake. Of course, the beautiful seagulls of Istanbul.
Kış Mevsimde Bahar Yaşarken Emirgan Korusu
Herkese Merhaba,
Bugün sizlere İstanbul un gezilmesi gereken çok güzel bir korudan söz etmek istiyorum. Çocukların da çok sevdiği bu yer Boğazın kıyısında Emirgan ve İstinye semtleri arasında bulunuyor.
Toplam 47 hektarlık bir alanı kaplamakta. Nisan ayında Lale Festivali yapılmaktadır. Nisan da tekrar gideceğiz ve o güzel laleleri göreceğiz :)
İçerisinde üç tane köşk bulunmakta: Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk . Ancak bunların hepsini fotoğraflayamadık. Çünkü çocuklar için ayrılan alan çok güzeldi ve çocuklar buradan çıkmayı istemediler :)
Tabii gitmeden Emirgan Korusu'nun tarihini araştırdık. Bizans döneminde semt servi ormanlarıyla kaplı olduğu için servilik anlamına gelen Kyparades adıyla anıldığını öğrendik. 1940 yılında İstanbul Belediye Başkanı Lütfü Kırdar’ın girişimiyle kamulaştırılıp park olarak düzenlenmiş. Korunun tamamı 1943 yılında halka açılmıştır.
Emirgan Korusu’nda 120 den fazla ağaç türü bulunmaktadır. Bu türlerin başlıcaları: Fıstık çamı, kızılçam, Halep çamı, ağlayan çam, veymut çamı, sahil çamı, Japon kadife çamı, Londra çamı, Avrupa, mavi ve konik ladinlerdir. Bu türlerin yanı sıra mavi atlas, Lübnan, Himalaya sedirlerinin örnekleri, kayın, dişbudak, sabunağacı, salkım söğüt, Macar meşesi, kolorado gümüşi köknarı, Çin mabet ağacı, kaymakağacı, Kaliforniya su sediri ,sahil sekoyası ve kâfur ağacı vb.
Korunun tepelerinde, birbirlerine yakın yerlerde iki gölet var. Göletlerin üzerinde sünger taklidi taşlardan yapılmış mağaralar yükselir. Gölde ördekler ve siyah kuğu gördük. Tabii bir de İstanbul’ un olmazsa olmazı güzel martılar :)
This is the best post on Steemit. I gave you a vote now, ya heard?
Thank you so much for voting and taking the time :) @eatsrewards
Beautiful blog! Keep up the good work