Hello everybody. I am talking about films, in this series. I will criticism about films I watced. Actually, it is not exactly criticism. It is more like comment. Because I am not critic. I just talking about films. I say features or scenes what I liked. If I watched another films by the same director, I tell about them too.
Herkese merhaba arkadaşlar. Sndbox için türkçe bir film serisi bu. Seri bayağı uzun sürecek büyük ihtimalle. Önce eski hazırladığım listedeki hoşuma giden filmlerden bazılarını paylaşacağım sonra da yeni filmler izledikçe sürekli olarak her gün ekleyeceğim onları seriye. Daha önceden de sndbox a film serisi yapmıştım ama onu ingilizce yazıyordum. Bu türkçe olacak. Bu postta eskiden yazmış olduğum filmlerden biri olan La vie d'Adèle filminden bahsediyorum. Eski yazdığımı okuyan olmuştur belki.
Size yalnız akşamlarınıza eşlik edecek, kahvenizi yudumlarken izleyebileceğiniz, hani şöyle değişik bir film olsa da izlesek diyeceğiniz anlar için ya da lan birisi steemitte yazmıştı şöyle bir film dur bir açıp izleyim bakayım neymiş diye düşüneceğiniz anlar için güzel bir film serisi bu. İzlediğim filmlerden böyle biraz değişik olanları, yani bu fularlı kesim nasıl diyorsa işte biraz sanatsal olanları sizlerle paylaşacağım bu seride. Filmler üstüne biraz konuşacağım. Gerçi pek beceremem film yorumu yapmayı ama kendi çapımda izlerken hissettiklerimi anlatacağım işte size. Fazla da kasmaya gerek yok.
Filmin konusundan biraz bahsedeyim hemencik. 15 yaşındaki Adele'in emin olduğu iki şey vardır; o bir kızdır ve kızlar erkeklerle çıkar. Bir gün büyük meydanda Emma'nın mavi saçlarını farkediverir ve işte o an hayatının değişeceğini anlar. (Emma da harbiden esaslı kız ama) Kendi ergenlik sorularıyla yapayalnız bir halde iken bir de bu maceraya başlar. Emma'yla yaşadığı aşkı bir kadın olarak, bir yetişkin olarak yaşamaktadır. Fakat Adele ne kendisiyle ne ailesiyle ne de bu absürd dünyayla barış yapmayı becerememektedir. İçinde çok büyük bir dünya ve bu dünyada bazı çelişkiler vardır Adele' nin. Ve bu çelişkiler içinde bu aşkla boğuşmasını izleyeceğiz. Etkileyici bir film. Fransız sinemasında çok büyük bir yeri var benim için.
Blue is The Warmest Color yani Mavi En Sıcak Renktir filmi tek kelimeyle mükemmel bir film. Ama hemen şunu da belirteyim aileyle izlenecek filmlerden değil biraz cinsel ağırlıklı sahneler var. Hani ailecek ekran başına kurulup izlemeyin sakın. İki kızın aşkı var filmde. Ama ne aşk. Gerçekten izlediğim en iyi Fransız filmleri arasında bu film. Konusu da tabi iki kızın birbirine duyduğu aşk olunca... O kadar iyi oyunculuk sergilemişlerki sanki ben aşık olmuşum da filmdeki şeyleri ben yaşamışım gibi hissettim. Kendinize iyi bakın azizim. Graciasss amigoss...
Keep telling about movies.I interested you
thank you man
Love this movie but not satisfied with the ending
ellerine sağlık hocam takip ediyorum sende takip edersen çok sevinirim