Birinci Dünya Savaşı'nda mağlup olan Osmanlı İmparatorluğu 1918 yılında dağıldı. Başkenti işgal edildi. Ordusu silah bıraktı.
Mağlubiyetin ardından İngiltere destekli Yunan ordsu, İzmir'e asker çıkardı. Ege işgal ediliyor, Osmanlı'nın elinden bir şey gelmiyordu.
Yunanlar Devletin kurucusu Osman Bey'in mezarına gidip Yunan bayrağı asıyor, hatıra fotoğrafı çektiriyordu. Mahremiyet çiğneniyordu.
Yunan işgali İstanbul'da coşkuyla karşılanıyor. İşgalci İngiliz/Fransız askerleri İstanbul'daki Rumlarla her gece eğlence düzenliyordu.
Tüm utanç verici gelişmeler karşısında Osmanlı çaresizdi. Sultan Vahdettin sarayından çıkamıyordu. Fakat birileri elbet dur diyecekti.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, Yunan işgaline sessiz kalmayacağını açıkladı. Yunan, silah zoruyla Anadoludan atılacaktı.
Eldeki tüm kuvvetler toplandı ve kurulan ordu ilerleyen Yunan ordusunun karşısına dikildi. 1. ve 2. İnönü Muharebeleri ile düşman durdu.
İngiliz silah desteğiyle toparlanan Yunan ordusu, Eskişehir'de yeniden saldırıya geçti. Türk ordusu yetersizdi. Mağlup oldu ve çekildi.
Umutlar tükenmeye başlamıştı. Meclis Mustafa Kemal'i önemli yetkiler vererek Başkomutan seçti. Mustafa Kemal ordunun başına geçti.
Mustafa Kemal orduyu vatanın bağrına, Ankara önlerindeki Polatlı'ya kadar çekti. Bu çekilme Yunan'ı cesaretlendirdi, ordu ilerledi.
Polatlı önlerindeki Duatepe'ye karargahını kuran Mustafa Kemal, Yunan ordusunu beklemeye koyuldu. 23 Ağustos 1921'de geldiler.
Polatlı düşerse, Ankara düşer ve TBMM işgal edilirdi. Savaş 22 gün 22 gece sürdü. Düşman Polatlı'yı geçemedi. Mehmetçik "DUR" demişti.
Yunan ordusu evinden çok uzaktaydı. Fakat Anadolu Türk'ün bağrıydı. Mustafa Kemal düşmanı vatanın harim-i ismetinde boğacaktı.
Geri çekilmek zorunda kalan Yunan ordusunun kıyı ile arasında 400 km'den fazla mesafe vardı. Gereğinden fazla sokulmuşlardı.
Zaten Mustafa Kemal'in amacı oydu. Ricat, yani geri çekilme Türklerin orta asya steplerinden bu yana kullandığı geleneksel bir taktikti.
Meclis Mustafa Kemal'e verdiği Başkomutanlık yetkisini uzattı. Halk Ankara'ya akın etti. Orduya katılımlar arttı. Umut yeşermişti.
1922 yılı bahar aylarında Meclis Yunan'a taarruz için Mustafa Kemal'i sıkıştırmaya başladı. Fakat o erken taarruza karşıydı.
Başkomutana göre milletin dayanacak fazla gücü yoktu. Tüm kuvvetler toplanmalı ve düşman tek hamleyle yok edilmeliydi.
Tarihler 17 Ağustos 1922'yi gösterdiğinde evinden gizlice ayrıldı. Otomobiline atladı ve Konya'ya hareket etti. Gece Behiç Bey'de kaldı.
Ertesi gün gizlice Akşehir'e geçti. Herkes onu Ankara'da biliyordu ama o cephedeydi. Fahrettin Altay'la görüştü. 19 Ağustos'ta döndü.
Hakimiyet-i Milliye gazetesi 20 Ağustos sayısında Çankaya'da ertesi gün verilecek ziyafetten bahsediliyordu. Ziyafete herkes davetliydi.
Ertesi gün saat 16:00 civarında Çankaya'da ziyafete gelenler, Mustafa Kemal paşayı görmek için etrafa bakınıyordu. Ama o yoktu.
Herkes Çankaya'da ziyafette iken o yeniden gizlice Akşehir'e gitmişti. Nurettin ve Yakup Şevki Paşa ile plânı netleştirdiler.
Çankaya ziyafeti dağılmak üzereyken kapıdan içeriye Mustafa Kemal girdi. Misafirlere gülümsedi ve onlarla sohbet etti. Yetişmişti.
Ziyafet dağıldıktan sonra kimselere haber vermeden Akşehir'e gitmek için yola düştü. Yol boyunca plânı düşündü. Büyük risk almıştı.
Sonraki iki gün boyunca casuslar Yunan savunma hattını gözetledi. Tam tahmin ettiği gibiydi. Yunan ordusunun zayıf noktasını çözmüştü.
Yunan ordusu Afyon'un kuzeyi ve Eskişehir'e doğru uzanan hatta kuvvetli savunma hattı kurmuştu. Fakat güneydeki savunma hattı zayıftı.
Güneyde yüksek dağlar vardı. Yunan komutan Trikupis oradan taarruz gelmeyeceğinden emindi. Ve Mustafa Kemal bunu anlamıştı.
Fahrettin Paşa kontrolündeki 5. Süvari Kolordusu 24 Ağustos gecesi Şuhut'u aşıp Ahır dağına sızdı. Yunan mevzileri 400 metre ötedeydi.
Asıl hamle 25 Ağustos'ta gün batımından sonra başlayacaktı. Yakup Şevket Paşa tedirgindi. Mustafa Kemal'i son kez uyardı.
Mustafa Kemal ayağa kalktı ve Yakup Şevket Paşa'yı teselli etti. Emir subayına dönüp emri verdi. Koca ordu gece vakti mevziyi terk etti.
Mustafa Kemal'in emriyle 1. ordu, tamamıyla güneye hareket etti. Vakit kısıtlıydı. Hızlı olunmalıydı ve Yunan asla fark etmemeliydi.
Gecenin karanlığında hareket eden ordu, saat 04:00 gibi konumunu aldı. Kimseler fark etmemişti. Mustafa Kemal çadırına geçti.
Yaşanan şey, ters cephe harekatıydı. Yunan ordusu Türkleri doğuda sanıyordu fakat güneydeydi. Başkomutan gece 04:30'da çadırından çıktı.
Hesaba katılmayan bir şey oldu. Her yeri sis bastı. Ordu taarruza hazırdı ama sis buna müsaade etmiyordu. Yunan herşeyi fark edebilirdi.
Serin bir 26 Ağustos sabahı, gecenin karanlığında taarruz için sisin kalkmasını bekliyor Atatürk... Milletin kaderi söz konusu.
Yaklaşık bir saat sonra, 05:30 sıralarında, şafak sökmeden hemen önce, mucize gerçekleşti ve sis kalktı. Atatürk ordusunun önüne geçti.
İşaret vermesiyle Türk topları, sessizliği bıçak gibi kesti. Yunan ordusu ne olduğunu anlayamadan savunma hattı çöktü. Sıra süvarideydi.
Ordunun büyük bölümü güneye kaydığı için Yakup Şevket Paşa komutasındaki 2. Ordu kuzeyde yalnızdı. Yunan ordusu durumu fark etmemeliydi.
Yunan komutan Trikupis, güneyden saldıranların ufak birlik olduğunu düşündüğü için orduları güneye kaydırmadı. Asıl taarruzu bekledi.
Trikupis Türk ordusu doğuda sandığı için gelecek asıl taarruzu doğudan beklerden Mustafa Kemal büyük taarruzu güneyden başlattı.
Güneyde bozguna uğrayan Yunan ordusu geri çekiliyor, takip eden Türk süvari birliği Yunan'ın yeniden mevzi almasını engelliyordu.
Trikupis durumun farkında vardığında tüm kuvvetleri güneye sevk etme kararı aldı. Bu sefer de kuzeydeki Yakup Şevket Paşa hücuma kalktı.
Yakup Şevket Paşa Trikupis'in güneye inmesine mani olunca, Mustafa Kemal'in askerleri hızla Yunan ordu merkezine ilerlemeye başladı.
30 Ağustos sabahı Yunan ordusunun merkezine ulaşan Mustafa Kemal, ordularına taarruz emri verdi, savaş akşama dek sürdü.
Gün batmaya durduğunda Yunan 1. ve 2. kolordu birlikleri imha edilmişti. Durumun haberini alan Trikupis hızla kaçmaya başladı.
Düşmanın kaçmasına müsaade eden Mustafa Kemal, ordularına "İlk hedefiniz Akdeniz'dir ileri" emrini verdi. Böylece kovalamaca başladı.
Yunan komutan Trikupis 1 Eylül günü Uşak'ta esir düştü. Başsız kala Yunan ordusu tamamen dağıldı. Kovalamaca İzmir'e dek sürdü.
Trikupis tutsak alındıktan sonra Uşak'a götürüldü. Aynı gün bulundukları çadıra bir Türk askeri geldi. Trikupis'i teselli ediyordu.
Tesellinin ardından ona içecek ikram etti. Sonra da "Kuzeydeki birlikleri neden güneye indirmekte geciktiğini" sordu.
Trikupis, yanındaki general Dyenis'i göstererek "Ben emrettim ama bu beceremedi." dedi. Konuşmanın ardından Türk askeri çadırdan çıktı.
Trikupis şaşkınlık içinde az önce konuştuğu kişinin kim olduğunu sordu. Çadırdakiler "Başkomutanımız Mustafa Kemal" diye cevapladı.
Şaşkınlığı daha da artan Trikupis, "Şimdi neden yenildiğimizi anladım. Bizim başkomutanımız İzmir açıklarında bir gemideydi." dedi.
Türk ordusu muazzam hızla 7 günde 400 km yol kat ederek İzmir'e vardı. Yunan bayrağı indirildi ve Türk bayrağı göndere çekildi.
Ertesi gün, takvimler 10 Eylül'ü gösterirken Mustafa Kemal İzmir'e girdi. Türk halkı kurtarıcısını sokaklarda karşıladı.
hocam merhaba oy verirseniz sevinirim 10 adet hesaba sahıbım bende size 10 oy ile destek olurum
Hi! I am a robot. I just upvoted you! I found similar content that readers might be interested in:
https://hikaye.in/muhtesem-kurtulus-hikaye-oku/