Soğuğa uyanmak

in #tr7 years ago

Uzunca bir aradan sonra tekrar merhabalar steemitli kardeşler. Epeydir sesim çıkmıyor zira kötü içerik üretmek istemiyorum. E İşler pek iyi gitmiyor iken kıpır kıpır içerikler üretmek biraz zor. Kafanızı çok ütülemeden öğrencilik zamanlarında yazdığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıl 2011, umarım seversiniz efendim...

Başlıksız-1.png

Uyandı. Çapakları bahane ederek uykusunu atmaya çabaladı ovaladığı gözlerinden. Uyuyalı henüz 2 saat bile olmamıştı halbuki. Öfkeyle çalan telefona doğru uzandı. Gözünü dünyaya ilk kez açtığından beri duyduğu bi sesti telefondaki. Çoğu zaman zevk alsa da sabahın köründe hiç haz etmemişti bu sesi duymaktan. "Oğlum!" dedi telefonun diğer ucundaki melek. "Kalksana evladım hayvan mısın kaldır beni dersim var dedin mıymıy ediyosun.". Oysa haberi bile yoktu haftalardır küçük oğluşunun dersleri ektiğinden. Tek yaptığı evde sığır gibi dengilmekti tam bir haftadır.

Bu sadece ona özgü birşey de değildi aslında. Okuldaki arkadaşlarına bakarsan, ya da çevresindekilere; yaşıtlarının hepsi uyuyordu o saatlerde. Okulunu asmayan bir tek cemaatçiler vardı bildiği kadarıyla.

Ah Cemaat, Can Cemaat. Pilavlarıyla, sohbetleriyle, çalıştırdığı körpe liseli beyinlerle birer ibret deposuydular sanki. İnşallah.

Aklından geçerken bir bir bu saçma sapan fikirler, annesi hala çemkirmekle meşguldü. Yarım ağızla "Tamam anam ya uyandım kahvaltı edip çıkıcam işte." dedi kendini bile inandıramazken feleğin çemberine çomak sokmuş anneyi kandırmaya çalışan içi çocuk kalmış genç irisi. Nerden bilsindi ki çilekeş ana oğlunun geri yatacağını...

Garip bir his doğdu fakat bu kez içine. Vicdan azabı doğru yola sevkediyordu sanki kendisini. Soğuk evin koridorundan geçerek kıyafetlerini almaya, odasına gitti. Aynı kıyafetleri günlerce giyebilirdi, kokamıyordu ki kıyafetler buzdolabı gibi evde. Öyle de yaptı. Bakterilerin bile yaşayamayacağı antiseptik ısıdaki odasında değiştirdi üstünü götü titreyerek.

Salona döndüğünde soğuktan dikelmiş meme uçları ufonun etki alanına girdiğinde yanmaya başladı. Kızılötesi ısıtıcı sanki cehennem azabını yaşatıyordu yakın mesafedeki meme uçlarına. Giyindi, ısıtmaya çalıştı soğuktan şirinler mavisine dönmek üzere olan bedenini. Okuluna gidecekti uzun bir aradan sonra. İnsan yüzü görecekti, az sosyal olacaktı, evde mal mal yatmayacaktı bi günlük de olsa. Mutlu bile sayılırdı, uyumayacaktı bu kez, uyumak istemiyordu. Ta ki Sedaş'ın onun mutlu olmasını istemediğini farkedene kadar...

Evde tek ısı kaynağı olan UFO 2500 watt elektrik yiyordu, bilmemkaç fahrenheit ısı sıçıyordu. Bu da onun salonda yatma sebebi değil miydi zaten. Ancak kesilen elektrikle birlikte isyan başlatan UFO Salonu ısıtmayı reddediyordu.Evin her tarafı penguen yuvası gibiydi. Sibirya kurdu bağlasan o bile durmazdı belki, zaten soğuktan bıkmış hayvan güneye inmiş, neylesin soğuk evi.

Tam o sırada çıktığından beri kapalı duran, ısısını muhtemelen hala muhafaza etmiş olan yorganı ve yatağı ilişti gözüne. "Dur lan azcık ısınayım" dedi her geçen saniye vücut açısını 180'e biraz daha yaklaştırırken. Hala çıkıp gideceğini düşünerek kendini kandırmaya çalışıyordu, biraz ısınacaktı hepsi bu. Vücudu yorgan ve yatak ile paralel hale geldiğinde tüm düşüncelerini, güne dair umutlarını, planlarını çöpe attı. Gözlerini öğlene kadar uyuyacak bir kömüş gibi yummadan önce son cümlesi "skerm okulunu mnagorumlan" oldu homurdanan bir ayı yogiymişçesine...

Başlıksız-2.jpg