Yirminci yüzyılın ilk yıllarında gittikçe hız kazanan endüstrileşme ve kentleşme, ortaya devasa metropoller çıkarmayı başardı. Büyük fabrikaların doğaya verdiği zararların yanı sıra çalışmaya devam edebilmek için gerek duyduğu hammadde ve yakıtlar dünyayı biraz daha karmaşaya sürükledi. Bugün dünyanın en büyük metropollerinde (Londra, New York, İstanbul) birbirleriyle yarışan gökdelenler sıralanırken bu devasa yapıların ve büyük caddelerin ışıklandırılması dahi çok ciddi bir enerji maliyeti ortaya çıkartıyor.
Bilinmesi gereken şey, dünyadaki bütün enerji kaynaklarının insanlığın ortak malı olduğudur ve yaşadığımız dönemde bu kaynakları pervasızca tüketmeye devam edersek bizden sonraki nesillere çok kötü bir dünya bırakacağımızı bilmeliyiz. Yenilenebilir ve doğanın gücüne dayanan enerji kaynakları, yeni dönemde oldukça önemli olacağa benziyor. Londralı bilim adamları her gün yüz binlerce insanın gelip geçtiği caddelerde geliştirdikleri bir proje ile insan adımlarından enerji üretmeyi başardı.
Londra’nın West End Bölgesi’ndeki trafiğe kapalı olan Bird Caddesi’nde uygulanan bu yeni projede, caddenin ortasında zemine döşenen özel iletken parçalar sayesinde enerji üretilmesi planlanıyor. Caddede yürüyen insanların gelip geçerken adımları ile uygulayacakları basınç ve gücü kullanan bu teknoloji, üretilen enerjiyi yere gömülü olan Bluetooth vericileri aracılığıyla bölgedeki dükkânların prizlerine ve aydınlatmaya yönlendirebilecek.
Ayrıca şehrin temiz bir çevreye ve havaya kavuşturulmasını amaçlayan Londralı yetkililer, fabrikaların, araçların ortaya çıkardığı azot oksit gazı ve fosil yakıt gibi çevreye zarar veren gazların etkisini kıracak yeni bir proje daha hayata geçirmeyi planlıyor.
Londralı yetkililerin görevlendirdiği Airlabs’ın tasarladığı CleanAir Bench (Temiz Hava Bankı), içerisine yerleştirilmiş sekiz fan sayesinde kirli havayı içine çekerek nitrojen dioksitin yüzde 95’ini ortadan kaldırıyor ve böylece çevredeki havanın temiz olmasını sağlıyor. Şehirlerin yaşanılabilirlikleri onların geleceğini de doğrudan etkiliyor. Şehirdeki kirli havanın temizlenmesinin yanı sıra akıllı caddeler sayesinde elektrik üretmeyi de başaran Londra, dünyadaki akıllı kentlere önderlik edecek gibi görünüyor.
Hepimizin bildiği meşhur bir söz vardır: “Su akar, Türk bakar.”. Yıllarca akarsular üzerine baraj kurmayı akıl etmeyen yöneticiler, doğaya ve çevreye büyük zarar vermişlerdi. Umarım tüm dünya akıllı şehirlerle yepyeni bir görünüm kazanırken bu teknolojinin de gerisinde kalmayız.