Birkaç yıl önce 1928 doğumlu ABD’li fütürist ve yazar Alvin Toffler’ın “Üçüncü Dalga” kitabını okuduğumda çok şaşırmıştım. Kitabın kapağının içinde yazan ilk yayın tarihi 1980 idi. İnanamayıp internetten kontrol etmiştim, gerçekten 1980’de yazılıp yayınlanmış.
Beni şaşırtan 38 yıl önce yazılmış olan bir kitabın bugünlerde gündemimizde olan birçok konuya ışık tutuyor olmasıydı. Alvin Toffler “Üçüncü Dalga”da bilgi çağının özelliklerini ve yol açtığı politik, toplumsal ve ekonomik sonuçları anlatıyor.
Alvin Toffler’a göre tarihte her biri kendi aile yapısını ve ekonomik gereklerini yaratan tarım toplumu, sanayi toplumu, bilgi toplumu dalgaları gerçekleşmiş.
Tarım toplumu avcı-toplayıcı toplumun yerine geçmiş, tarımın sağladığı verimlilik artışı büyük orduları, devletleri mümkün kılmıştır. Birinci dalga olarak da ifade edilebilecek tarım toplumunun başat aile yapısı geniş ailedir.
1600’lı yılların geç dönemlerinde devreye girip 1900’lerin ortalarına kadar süren sanayi uygarlığı toplumu baştan aşağı değiştirmiş, çekirdek aile ve fabrika tipi üretimi ortaya çıkarmıştır. Sanayi toplumunun başlıca unsurları kitlesel üretim, kitlesel dağıtım, kitlesel tüketim, kitlesel eğitim, kitle eğitim araçları ve kitlesel eğlencedir. Standartlaşma, merkezileşme, odaklanma ve eşzamanlılık önemli ikinci dalga kavramlarıdır. Sanayi uygarlığını en iyi büyük ölçekte üretim yapan devasa fabrikalar karakterize etmektedir.
Üçüncü dalga toplumu ise ilk 1950’lerden itibaren ABD’de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bilgi toplumunda hizmet sektöründe çalışanların sayısı sanayi sektöründe çalışanların sayısını geçmiş, bilgi ve hizmet üretimi değer yaratmanın en önemli unsuru haline gelmiştir. Bilgi toplumu çekirdek aileyi parçalayıp çok çeşitli formlarda ve bileşenlerde aile türleri ortaya çıkarmıştır. Bilgi toplumunda gelişmiş ve kişiselleştirilmiş iletişim araçları yeterli değeri yaratamayan toplumsal yapıların tahribine yol açmaktadır. İnternet ve cep telefonu sayesinde bilginin iletimi kolaylaştırmış, toplumsal değişim hızlanmış, hızlanan değişim çeşitli bunalımlara, sancılara yol açmaya başlamıştır.
Bilgiye erişim bugünlerde olağanüstü kolaylaşmış durumda. İnternet erişimi yıllar içinde oldukça ucuzladı ve konfrolu hale geldi. İnternet üzerinden erişebildiğimiz içerik zenginleşti ve bilgi herkesin ulaşabileceği bir meta haline geldi. İnternetten erişilen bilginin mükemmel olmaktan uzak olduğu ileri sürülebilir elbette, ancak yine de makul bir çaba göstererek her alanda bilgi sahibi olmak mümkün. Başka bir bakış açısıyla artık bilginin eskisi kadar rekabet avantajı sağlamadığını da söyleyebiliriz.
Alvin Toffler'ın 1950'lerden itibaren gelişmeye başladığını söylediği ve son 10 yılda artık herkesin farkına vardığı bilgi çağı ne zaman sona erecek ve ardından hangi çağ başlayacak? Bilgi neredeyse tümüyle dijitalleştiğine ve ona dünyanın her yanından erişilmeye başlandığına göre zaman içinde bu yolla yaratılan katma değer azalmayacak mı?
1993 yılında tasarımcı ve yazar Charlie Magee Hayal Gücü Çağı kavramını ilk kez ortaya koyan kişi oldu. Yazara göre insanlık tarihi boyunca en başarılı grupların ortak bir özelliği vardı: rakiplerine kıyasla çok daha iyi iletişim sistemlerine sahiplerdi. Kabile, şehir devleti, krallık, şirket veya ulus olarak isimlendirilen bu gruplar daha yüksek kaliteli bilgilere erişimi olan insanların daha büyük bir yüzdesine sahiplerdi. Sağlanan iletişim olanakları sayesinde bu bilgiyi eyleme dönüştürebiliyorlardı.
Çağımızda ise başarılı olacak gruplar güçlü hayal gücüne sahip bireylerin en büyük yüzdesine sahip olanlar olacak. Yazar hayal gücü çağının belirleyici teknolojilerinin nanoteknoloji, yapay zeka, biyoteknoloji ve sanal gerçeklik olacağını ifade ediyor.
Dallas FED baş ekonomisti Michael Cox istihdamın yaratıcı işlere doğru kaydığını savunuyor. Yayıncılıkla bağlantılı işler, tasarımcılık, mimarlık, aktörlük ve yönetmenlik, yazılım mühendisliği ve fotoğrafçılık işleri ABD'de yıllar içinde belirgin bir biçimde artmış durumda. Cox'a göre istihdam alanlarındaki bu değişim, hayal gücünün çağının başlangıcının bir işareti sayılabilir.
Hayal gücü çağının başlayıp başlamadığı veya ne zaman başlayacağı konusunda fikir önderleri arasında bir fikir birliği oluşmuş değil. Kişisel görüşüm bu çağın başladığı yönünde.
Hayal gücü çağının sadece geleneksel olarak yaratıcılığa ihtiyaç duyulan sinema, bilgisayar oyunu, yayıncılık, mimarlık, reklamcılık, tasarım gibi iş alanlarını etkileyeceğini düşünmek hata olur. Bankacılık kariyerim boyunca inovasyona ve yaratıcılığa verilen önemin yıldan yıla arttığını gözlemledim. Her sektörde çalışan beyaz yakalı profesyonellerden artık işleri geliştirmek için yaratıcı çözümler beklenir oldu.
Hayal gücü gerçekten bu kadar önemliyse ve önemi yıllar içinde daha da artacaksa çocuklarımız buna uygun bir eğitim alıyor mu? Hiç sanmıyorum. Eğitim halen büyük ölçüde çocukların zihnine bilgi yüklemek olarak görülüyor. Çocukların eleştirel düşünme ve hayal kurma becerilerinin geliştirilmesine çok daha fazla zaman ve kaynak ayrılması gerekiyor.
Sanayi çağı tarımı, bilgi çağı endüstriyi sona erdirmediği gibi hayal gücü çağı da kendinden önce gelen değer yaratma biçimlerini sona erdirmeyecektir muhtemelen. Ancak yine de hayal gücü ve yaratıcılığın geleceğin iş piyasasında çok daha fazla aranan özellikler olacağı, geleceğin dünyasını hayalperestlerin şekillendireceği anlaşılıyor.
Çağının çok ötesinde bir insan olan Albert Einstien'in "hayal gücü bilgiden daha önemlidir" sözü, liderler, bilim insanları ve sanatçıların yanı sıra nihayet geniş kitleler açısından da geçerli olacak gibi görünüyor.
Tekrarlanan işlerin otomasyona tabi tutulduğu ve insanların yeni şeyler yaratmaya odaklanacağı bir iş dünyası çalışan memnuniyeti açısından da iyi olacaktır.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.