Aslında hepimiz evrenin bir parçasıyız. İnsanlar bile. Evrende en çok bulunan 4 elemetin 3ü bizde de en çok bulunan elementler. Doğa tanımını nasıl yaptığımıza bağlı ama bana kalırsa gökdelenler bile doğanın bir parçası. Çünkü dünyanın doğasında, canlıların yaşam alanında insanlar da var. Bizim yaptığımız gökdelenlerin, kuşların yaptığı yuvadan bir farkı yok. İnsanlar olarak kendimizi çok daha faeklı bir yerde konumlandırıyoruz ama kendimizi doğanın bir parçası görmeyecek kadar zeki canlılar değiliz. 14 milyar ışık yılı büyüklüğündeki bir evrende 7 milyar insanın varlığı sıfıra yakın olsa da devasa bir tabloda küçük bir noktayı temsil etmek de güzel. Bu yüzden henüz tamamen açıklayamadığımız doğayı seviyorum.
Fakat doğa dediğimizde aklımıza gelen fotoğraflardan bahsediyorsan (ki sanırım öyle yapıyorsun :) sevmek için huzur kelimesi yeterli. Çünkü olması gereken oymuş gibi gelir insana. Şehir içerisinde baktığın manzara çok daha faeklı olabilirdi. İhakeyi başkası kazansaydı ya da hükümet farklı olsaydı vs. Fakat doğaya baktığında her şey yerli yerinde gibi hissedersin. Daha temizdir. Daha aitlik hissedersin. Çünkü ilkel güdülerimiz ve aslında insanlar olarak biz oraya aitiz. Sadece içgüdülerimiz ve beynimiz farklı yönelimlerde bulunmuş.
Belki aidiyetlik duygusu ya da ilkel güdüler ve yahut temiz ve bozulmamış olmasındandırki gökdelene bakarken ki hissettiğim duygu ile yukarıdaki fotoğrafı çekerken hissettiğim duygu aynı değil hala... Bu durumda ben gökdelenlerin gölgesinde huzuru hissedemeyenlerdenim. Belki de bu yüzden ben ve benim gibilerin tatil alternatifleri hep doğa diye nitelendirdiğimiz yerlerden ibaret.
İşte bakış açısı. Ben de şehrin yoğunluğunda huzursuzum. Gezdiğiniz yerleri gezmek isterdim. Sadece benim için doğa tanımı farklıydı o yüzden ektra şeyler de yazdım :)
Sıkıntı varsa söyle hemen def edelim. :)
Mecidiyeköy'de oturmayanlar neden sevebilir sizce? @doctorbishop
Aslında hepimiz evrenin bir parçasıyız. İnsanlar bile. Evrende en çok bulunan 4 elemetin 3ü bizde de en çok bulunan elementler. Doğa tanımını nasıl yaptığımıza bağlı ama bana kalırsa gökdelenler bile doğanın bir parçası. Çünkü dünyanın doğasında, canlıların yaşam alanında insanlar da var. Bizim yaptığımız gökdelenlerin, kuşların yaptığı yuvadan bir farkı yok. İnsanlar olarak kendimizi çok daha faeklı bir yerde konumlandırıyoruz ama kendimizi doğanın bir parçası görmeyecek kadar zeki canlılar değiliz. 14 milyar ışık yılı büyüklüğündeki bir evrende 7 milyar insanın varlığı sıfıra yakın olsa da devasa bir tabloda küçük bir noktayı temsil etmek de güzel. Bu yüzden henüz tamamen açıklayamadığımız doğayı seviyorum.
Fakat doğa dediğimizde aklımıza gelen fotoğraflardan bahsediyorsan (ki sanırım öyle yapıyorsun :) sevmek için huzur kelimesi yeterli. Çünkü olması gereken oymuş gibi gelir insana. Şehir içerisinde baktığın manzara çok daha faeklı olabilirdi. İhakeyi başkası kazansaydı ya da hükümet farklı olsaydı vs. Fakat doğaya baktığında her şey yerli yerinde gibi hissedersin. Daha temizdir. Daha aitlik hissedersin. Çünkü ilkel güdülerimiz ve aslında insanlar olarak biz oraya aitiz. Sadece içgüdülerimiz ve beynimiz farklı yönelimlerde bulunmuş.
Biraz uzattım galiba :)
Gayet güzel çalışıyor. :)
Belki aidiyetlik duygusu ya da ilkel güdüler ve yahut temiz ve bozulmamış olmasındandırki gökdelene bakarken ki hissettiğim duygu ile yukarıdaki fotoğrafı çekerken hissettiğim duygu aynı değil hala... Bu durumda ben gökdelenlerin gölgesinde huzuru hissedemeyenlerdenim. Belki de bu yüzden ben ve benim gibilerin tatil alternatifleri hep doğa diye nitelendirdiğimiz yerlerden ibaret.
Ben de doğayı seviyorum çünkü ahengine hayranım.
İşte bakış açısı. Ben de şehrin yoğunluğunda huzursuzum. Gezdiğiniz yerleri gezmek isterdim. Sadece benim için doğa tanımı farklıydı o yüzden ektra şeyler de yazdım :)
Yazınız çok ilham verici zaten. Zevkle okudum.
Teşekkür ederim efendim :)