Yeni teknolojilerin getirdiği değişim
18-19. cı asırlarda Avrupa’da sanayileşme bilim ve teknolojideki çığır açan yeniliklerin meyvesidir. Bu teknolojiler ve bilimsel düşüncenin yaygınlaşması aynı zamanda ‘insanı özgürleştirme’ hareketiyle birlikte gerçekleşmişti. Toplu kitap baskısı yapmak sıradan bir olay değildir. Öncesinde sadece eğitilmiş, seçilmiş kişiler el yazısıyla İncil yazabiliyorken, bu el yazılarını okumak da sadece özel eğitimli insanların işiydi. ‘Avam’ halk bilgiyi sadece bu ‘otorite’den alabiliyordu. Toplu kitap baskısı, hem yazının standartlaşması, hem de kitap sayısının artması demek oluyor ve dolayısıyla standart yazıyı öğrenen herkesin o kitaplara, ve bilgilere erişimini kolaylaştırıyordu. Kısacası, matbaa teknolojisi Kilise’yi rahatsız etmişti. Çünkü otoritesini sarsıyordu.
Yeni teknolojiler insanları baskıcı otoritenin elinden kurtarırken gerçekten özgürleştirebildi mi? Sanayi toplumuna geçişle birlikte, eskiden Lordların arazisinde köle olarak çalıştırılan insanlar bu sefer yeni oluşmuş şehirli burjuva sınıfının fabrikalarında ‘ücretli köle’ halinde çalıştırılmaya başlamıştı. İlk zamanlarda bu işçilerin günde 18-20 saate kadar çok ağır ve sağlıksız şartlarda çalıştıklarını göz önüne alırsak, işçilerin bu şartlara kendi rızasıyla değil ama zoraki olarak yönlendirildiklerini de anlaşılıyor. Arazide ekinle, ziraat veya hayvancılıkla uğraşmayı tercih edeceklerdir.
Blokzinciri teknolojisi
Konunun başlığı Bitcoin iken neden Avrupa’daki sanayi devriminden bahsediyorsun diyebilirsiniz. Konuya bir girizgah açmak ve daha sonra kurgulayacağım gelecek senaryolarına bir de geçmişte yaşanmış olayların penceresinden bakmaya davet etmek istiyorum. Sanayi devrimi ve sonrasındaki yaşanan hayal kırıklığı tek bir örnek ama aynı olayın tarihte çokça tekrar ettiğini biliyoruz. 1984, Hayvan Çiftliği gibi romanlarında Orwell'in bahsettiği gerçek buydu. İnsanlık özgürleşmek için bir adım ilerlerken, iktidar da güçlenmektedir.
Şu anda sessizce ama insan hayatını çok derinden etkileyecek global çapta bir devrim yaşanıyor. Blokzinciri teknolojisi sadece bir bilgisayar ağı veya kripto para falan değil. Üretilen her teknoloji hem sosyal hayatı, hem ekonomiyi hem de insanın ferdi hayatını değiştiriyor. Kapitalist sistemde üretim araçlarını elinde bulunduranlar ticari şirketler, paranın da üreticisi şirketlerdir, devlet ise piyasayı teftiş eden ve dengeyi sağlayan bir kurumdur. Ama zenginliğin ortalama yüzde sekseni küçük bir grubun, yüzde yirminin elinde birikiyor. Blokzinciri teknolojisiyle birlikte artık herkes bilgisayarıyla evinde para üretebilir hale geliyor. Burası önemli, artık insanların ürün üreterek pazarda bunu parayla takas etmesine gerek yok, direkt olarak parayı üretebilir. Bu müthiş bir devrim! Daha tam istendiği gibi hayata geçmediyse de pratikte ve sınırlı bir çapta şu anda çalışan bir sistem bu. Bir kaç asır önce bazı ütopyacılar bu olayın ancak hayalini kuruyorlardı.
Peki, gerçekten bu sistem büyük çapta yaşanacak mı? Toplumsal bir norm haline gelebilecek mi? Şahsen ben buna pek ihtimal vermiyorum. Şu an çok heyecanlıyız, kripto paralarla uğraşmak, çalışmadan para kazanabiliyor olmak ve bağımsız bir şekilde bunu kullanabiliyor olmak zevk veriyor. İnsanın şu dünya hayatında yaşamını sürdürebilmesi için başkalarına çalışmak zorunda kalması durumundan sıyrılması bir özgürlüktür. Zaten yeni robot sanayisi de iyice gelişirse ihtiyacımız olacak şeyleri robotlar üretir, robotlar çalışır, biz ise bilgisayarımızın ürettiği parayla bu ürünlerden ve hizmetlerden satın alırız. Boş zamanlarımızda ise derin derin felsefi düşüncelere dalar, edebiyat yapar, sanatla uğraşır, zevkin doruğuna ulaşırız. Öyle değil mi? Açıkçası böyle hayal eden sadece ben değilim, şu anda bir çok 'ciddi' konumlardaki insanların bize 'pazarladıkları' hayal bu. TED konferanslarında da sık sık dile getirilir. (TED konferansları hakkında da ayrı bir yazıda yazacağım.)
Şeffaflık ve Panopticon
Blokzinciri teknolojisinin bir başka özelliği ise şeffaflık prensibidir. Merkezi olmayan sistemde merkezin oluşmasını da engellenmiş olacaktır. Steem'de her hesabın cüzdanı, hareketleri açıktır örneğin. Şifreleme vardır, kripto adreslerin kime ait olduğu bilinemezdir. Gerçekte ise NSA gibi dünyadaki internet ağını izleyebilen kurumlar için adreslerin hangi IP lerden giriş çıkış yaptığı tespit edilebildiği söyleniyor. Bu konuda Monero gibi tamamen gizlilik prensibinde çalışan istisnalar da var elbette, ama çoğu şeffaflık prensibine dayalı çalışır. Bu konuda aslında bana Panopticon'u hatırlatıyor. Panopticon, İngiliz filozofu J. Bentham tarafından geliştirilmiş bir hapishane modelidir, dairesel olarak tasarlanmış, merkezinde izlenme kulesi ve etrafında hücre odaları yerleştirilmiştir. Merkezdeki kule tarafından bütün hücreler rahatlıkla izlenebiliyor. Böylece, hücredekiler sürekli izlendiklerini düşünerek çekinirler.
Hayatını iktidar ve güç konusunu öğrenmeye adamış Fransız filozof ve sosyolog Michel Foucault, geleneksel toplumdan modern topluma geçiş yaşanırken insanların iktidar tarafından izlenme ve kontrol edilme yönteminin nasıl değiştiğini göstermek için okul, hastane ve hapishaneleri inceler, aralarındaki bir benzerliğe dikkat çeker. Ve çalıştığı konulardan biri de 'panopticon'dur. Yani, Foucoult'ya göre modern insanlar aslında panopticon tarzı kurumlarda eğitim alıyor, tedavi görüyor, cezalandırılıyor ve disipline ediliyor. İktidarın 'görünmeyen gücü' der buna ve görünmeyen gücün geleneksel olan alenen yapılan güç gösterisinden daha etkili olduğunu söyler.
Yeni teknolojiler geliştikçe, kameralar, televizyon, bilgisayar, internet ve mobil telefonlarla birlikte iktidarın artık insanı her zaman her yerde 'izlediği' hissini uyandırıyor. İnsanların kendileri bu his altında davranışlarını iktidarın istediği çizgide disipline ediyor. Modern insan artık daha uysaldır. Çekingendir.
Blokzinciri teknolojisi de insanlara devletten, ticari kurumlardan bağımsız para üretme, alış veriş yapma özgürlüğü verirken aynı zamanda bütün hareketlerini, tüketim alışkanlıklarını milimetrik derecede izlenebilir hale getiriyor. Bugün bizim özgürlük olarak gördüğümüz bu devrimsel nitelikteki teknoloji yarın karşımıza çıkacak çok daha güçlü ve otoriter kontrol mekanizmasının kullanacağı bir tuzağa dönüşemez mi?
Çok güzel bir yazı olmuş, eline sağlık. Steemit aslında bir noktada blockchain kullanıcılarını arşivleme sistemine dönüşebilir ileride. Benzer bir iddia Facebook için yapılmıştı zamanında. Aslında kullanıcıların bilgilerini arşivleyip, onların her hareketini izlediği söyleniyordu. Steemit ise genelde gizli kalmayı tercih eden blockchain kitlesini arşivleyen, onları izleyen bir yapıya bürünürse pek şaşırmam. Fakat bu ihtimal bir yanda da sistemin ideolojisine ters düşüyor. Blockchain özgürleştirmek için var, aksini yaparsa kendi sonunu getirir.