Pavlov'un meşhur köpeğini ve klasik koşullanma deneylerini hepimiz biliriz. Bu yazımda klasik koşullanma deneyleri sırasında keşfedilen ve insan yaşantısında da çoğunlukla rastlanan bir olgudan bahsedeceğim. Keyifli okumalar!
Klasik koşullanma emektarlarından Seligman ve arkadaşları, köpekleri kaçmalarının mümkün olmadığı bir itici uyarıcıya maruz bıraktıklarında (örneğin elektrik) bir süre sonra köpeklerin bu uyarıcılardan kaçmak için çaba göstermeyi tamamen bıraktığını hatta daha sonra benzer bir ortama sokulduklarında hiç tepki vermeden durumu kabullendiklerine tanık oldular.
Organizmanın kaçma kurtulma çabalarının sonuçsuz kalması nedeniyle çabalarının işe yaramayacağını öğrenerek pasifleşmesi ve bu pasifliği benzer durumlara da genellemesi "Öğrenilmiş Çaresizlik" olarak adlandırılmıştır.
Bunun insanlarla ne ilgisi var diye soracak olduğumuzda hayatımızın pek çok aşamasında öğrenilmiş çaresizlik yaşadığımızı fark ederiz. Başlayalım.
▪ Üniversiteki arkadaş grubunuzda size sürekli itici şakalar yapan biri var. Her yolu denediniz. Hoşlanmadığınızı söylediniz, küstünüz, umursamaz göründünüz. Fakat hiçbiri işe yaramadı. Çok üzülmenize rağmen bu şakaları engellemek için herhangi bir şey yapmayı bıraktınız.
▪ Mühendislik okuyorsunuz, iki yıl üst üste sınıfta kaldınız. Aileniz başta olmak üzere bütün çevreniz artık yapamayacağınızı söylüyor. Bunun aksini iddia etmenize ve kendinize güvenmenize rağmen bir süre sonra sınıf geçmek için çabalamayı bıraktınız.
▪ Yazmayı yeni yeni öğrenen bir çocuk var, okulda ve evde bunun için uğraş verirken annesi her yanlışında ona "Sen zaten asla düzgün yazmayı öğrenemeyeceksin." diye kızıyor. Çocuk bir süre sonra yazmayı öğrenmek için uğraşmaktan vazgeçti.
Peki bütün bunların başlık olarak seçtiğim cümle ile ne alakası var?
Şimdi size yeni bir şey anlatacağım, bağlantı o zaman kendiliğinden kurulacak. Verdiğim örnekler öğrenilmiş çaresizlik içindi. Bir de bunun üst boyutu var: "Kendini Gerçekleştiren Kehanet"
Kişinin elinde yeterli kanıt olmaksızın bir beklentiye sahip olması sonra da farkında olmadan inandığı bu şeyin gerçekleşmesine neden olacak şekilde davranması nedeniyle beklentisinin gerçekleşmesi durumudur.
Bunu birkaç örnekle açayım.
▪ İş başvurusu yapacaksınız, sonuç vermeyeceğine inandığınız için gerekli hazırlığı yapmadan yeterince istekli görünmeden gidiyorsunuz ve bu özensizliğiniz belki işe alınacaksanız bile alınmamanıza neden oluyor.
▪ Yeni tanıştığınız birinin sizden hoşlanmadığını -elinizde yeterince kanıt olmamasına rağmen- düşünüp ona soğuk davranıyorsunuz ve bu davranışınız sonucunda kişi sizden hoşlanmayabiliyor.
Yani hayatımızdaki pek çok şeye koşullanıp kaldığımız ve önyargılı yaklaştığımız için çaresizlik yaşıyor ve sonunda bu yargıları gerçek kılıyoruz. O halde sorun düşüncelerimiz. Asla, "Asla" Demeyin! İmkansızı imkansız yapan bizleriz...
Sağlıcakla!
Bu , "Kendini Gerçekleştiren Kehanet" şeklinde bahsettiğiniz konuda en kötüsü ise sanırım bazı insanların bunu hayatının her alanına yayması yani sürekli mutsuz olacağını iyi olmadığını düşünmesi sonucu herkese ve her şeye isteksiz ve hatalı şekilde yaklaşması diye düşünüyorum. Mesela bu tür insanlarda sonucun kendisi için kötü olacağını -bence- bildiği halde kehaneti gerçekleştirmek adına -mı artık bilmiyorum- sürekli hatalar yapma durumu oluyor
Konuyu tek paragrafla özetlediniz doğrusu, çok teşekkür ederim :) böyle insanlar pesimist tavrını bulaştırır çoğunlukla, dikkatli olmakta fayda var. Sağlıcakla :)
Ben de çok teşekkür ederim değerli yazı ve yorumunuz için. Yani bence onların da yardıma ihtiyacı var evet gerçekten yardım etmek çok zor ama bu duruma da bence biraz daha pozitif bakılabilir gibi :)
Bir nev-i bile bile lades durumu oluyor sanırım
Yazınızı dün okumuştum.Ama yorum yapacak fırsatı henüz bulabildim.Öncelikle kaleminize sağlık. Verdiğiniz örneklerden bazılarını kendimde gördüm.İnsan olarak bazen zorluklarla savaşma gücümüzü ilk kaybettiğimiz an gardımızı düşürüyoruz.Oysa ki hayat devam ediyor kalkıp, silkelenip kendimize gelmeliyiz.Bunun için de pozitif bir bilinç sahibi olmak,vazgeçmeyen,inatçı ve sabırlı olmak gerekir sanırım.Dünyada sayısız başarısızlıklardan muhteşem yerlere gelen örnekleri hatırlamakta fayda var.
"Kendini Gerçekleştiren Kehanet" ise aslında düşüncelerimiz ile kendi geleceğimizde olası durumların başımıza gelme ihtimalini arttırmak diyebilirim. Eee sonuç olarak " görünen köy kılavuz istemez" veya "kaza geliyorum" der. Nasıl ki gireceğimiz bir sınava nasıl olsa kötü not alıcam yine kaldık! diyerek girdiğimiz ve sonucunda beklendiğinin aksine bir mucize olmayıp kötü not aldığımız o anlar... Bilmiyorum doğru mu anlamışım,kendimce yorumladım.Yanlış bir nokta varsa düzeltebilirsiniz. Kendime çıkarım yaptım ve güzel bir ders edindim. Sanırım bir de özeleştiri de yaptım. Sevgilerle... Nice yazılarınızdan ders almaya... :)
Örnekleri kendim ve çevrem üzerinden vermeye çalıştım ben de.
Hiçbir düzeltme gereği görmüyorum yorumunuzda. Özeleştiri yapmak kolay değildir fakat çoğu yorumda bunu yaptığınızı fark ediyorum. Tebrik ederim, yazılarım birileri tarafından gerçekten okunduğu için mutluyum. Sağ olun :)
Özeleştiri yaparak kendimin eksiklerini,farkına varmadan yaptığım yanlışları bazen doğruları,yaşamsal anlamda çıkarımlar yaparak geleceğe yönelik planlar yapmayı hedefliyorum.Yaşadıklarımızı düşünmeden yaşayıp geçiyoruz çoğu zaman ancak iyi veya kötü ya da olumlu,olumsuz bizlere olan etkilerini değerlendirmedikçe,kısaca ders almadıkça geleceğimize daha sağlam adımlar atmamız mümkün değil diye düşünüyorum. Kendimi her anlamda geliştirme çabasına girdiğim şu zaman diliminde daha önce yapmadığım birçok eylemi hayatıma adepte etmeye ve kişisel anlamda gelişmeye çabalıyorum.Bu konuda yazılarınız bana yardımcı oluyor.Ve mümkün oldukça çıkarım yapmayı,ders almayı ve yorum yapmayı sürdüreceğim.Sağlıcakla kalın... :)
Memnun olurum efendim, sağ olun :)
Öğrenilmiş çaresizliğe en güzel örnek benim matematikle olan ilişkimdi benim için. tek dönem matematik dersini 4 kez almıştım, BA ile geçtim dördüncü seferde :) imkansızı başarmak konusundada bir TED konuşmasında bilişimci biri "İnsanoğlu Kuma matematik öğretmiştir (işlemcilerden bahsediyor) Bana imkansızdan bahsetmeyin" demişti, daha güzel bir betimleme duymadım henüz :)
Paylaşımınız için teşekkür ederim, bahsettiğiniz konuşmanın izlencesi varsa linki yoruma eklerseniz çok memnun olurum :)
Aslında yanlış mı düşünüyoruz insan ve evren arasında bağ olduğu hakkında,acaba bu sadece bir bağ değil de insan =evren mi ? Tutum ve davranışlarımız kader dediğimiz ağı mı oluşturuyor yoksa o ağ zaten örülü de biz mi ağda çirpinmaya yaşamak diyoruz ...gibi kafamda deli sorular ucusmaya başladı şimdi bu yazının üzerine
Gestalt kuramı der ki: "Bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından farklı ve daha büyüktür." Gestalt kuramını yorumunuza yansıtayım. İnsanın evrenin yalnızca bir parçası olduğunu dolayısıyla insan=evren denkleminin 0,0.....1=1 eşitsizliğine benzediğini düşünüyorum. Bu benim şahsi fikrim. Ama iddianız tümüyle hatalı değil insan evrenin bir parçası olduğuna göre somut olarak evreni etkileme ve somut olarak evrenden etkilenme yetisine sahip. Kader bambaşka bir olgu, kaderin bizzat insanın davranışlarının sonuçlarından etkilediği bir kısmı da mevcut bence. Yani tutum ve kader de insan ve evren gibi birbirine bağımlı iki değişken :) Beyin fırtınası oldu yorumunuz gerçekten teşekkür ederim.
Baya iyi yazı olmuş
Teşekkürler :)