Bölüm 3
Özgür o akşam Amerikalı doktor arkadaşı Stanley ile beyin fırtınası yaptı.Beraber cihazın prototipini ve çalışma mekanizmasını tartıştılar.Cihaz sadece hastalar üzerinde etkili oluyordu.İlk aşamada hastanın beyin aktivitesi inceleniyor, sanrıların yarattığı örüntüler tespit ediliyor ve bu örüntüleri ezecek başka bir örüntü sinyali oluşturulup cihaza yükleniyor, hastaya takılıyordu.Olay aslında bu kadar basitti.Fakat bu işlem bile uzun sürüyordu.Kamera görüntülerindeki olaya anlam veremiyordu.Kamera görüntülerini tekrar izlemeye karar verdi.
Görüntüyü analiz edip o anda banka şubesinde bulunan tüm insanların yüzlerini veri tabanından arattı.Çalışanlar dahil toplam on bir kişilik bir liste önünde duruyordu.Sadece tek bir kişi dikkatini çekti.Eski bir elektronik mühendisi olan ve nanoteknoloji üzerinde çalışmaları bulunan Bora Yaşar.Uzun yıllar önce İngiltere’de eğitimini tamamlamış başarılı bir öğrenci olan Bora mezun olduktan iki sene sonra Nanotix adında bir şirket kurup, orduyla çalışmaları olmuştu.Fakat bir prototip denemesi trajediyle sonuçlanmış ve yirmi bir askerin ölümüyle sonuçlanmıştı.Bora her ne kadar bunun sorumlusunun kendisi olmadığını belirtmek istese de maalesef mahkeme onun lehine karar vermiş ve dokuz yıl hapse mahkum edilmişti.Özgür bu şahıs üzerine yoğunlaştı.Bankaya olaydan yaklaşık on beş dakika önce geliyor ve bekleme yerinde oturmaya başlıyordu ve olaydan beş dakika sonra gişeye gidip bir şeyler konuşup tekrar çıkıyordu.Telefon çalmaya başladı.Arayan Zeki’ydi.
-Efendim abi ?
-Bir şeyler bulabildin mi ?
-Bir şahıstan şüpheleniyorum.
-Acele etsek iyi olacak çünkü gelen ihbara göre bugün tam dört milyon TL daha çalınmış.
-Yapma ya !
-Evet üzerimizde çok fazla baskı var.
-Kamera görüntülerini gönderir misin hemen ?
-Gönderiyorum.
Bingo ! Yine aynı kişi.Şimdi yapılması gereken tek bir şey var.Onu iş üstünde iken yakalamak.
-Zeki tüm bankaların güvenlik merkezlerine şu fotoğrafı gönder.Kameralar bu kişiyi tespit ettiğinde birşey yapmasınlar onu iş üstünde yakalayacağız.
Takiben iki gün sonra İstanbul Anadolu yakasında bir banka da tespit edilen şahıs için büroya ihbar gelmişti.Zeki ve Özgür beraber bankaya doğru hemen yola çıktılar.Güvenlik birimlerine çok dikkatli olmalarını hiçbir şekilde aşırı tavır takınmamalarını öneren Zeki bu olayın sonunu çok merak ediyordu.
-Sence nasıl yapıyor olabilir ?
-Ben de daha tam anlamış değilim.Evet bu cihaz gerçekten çok güçlü fakat bir sanrı gördürmek için işlenmiş bir verinin cihaza yüklü olması gerekiyor.Bu adam sanki bunu anında yapıyormuş gibi.
-O zaman gerçekten başımız belada.Şu an da belki de gerçek senle konuşmuyorum bile.
-Cihaz o kadar uzak mesafeden etkili değil.Stanley’in dediğine göre en fazla 4-5 metre mesafesi varmış.
-Bankanın önüne geldiğimizde aracın sinyal bozucusunu devreye al Zeki.
-Neden ?
-Adam eğer gerçekten sandığımız kadar güçlü biriyse, üzerimize sanrı ordusunu gönderebilir.
-Bankadaki tüm güvenlik birimleri içeri giriş yaptığımızda kapıları geçice olarak kilitleyeceksiniz.
İkisi bankaya sanki bir müşteri gibi giriş yaptılar.Aradıkları şahıs oradaydı.
-Bora bey ?
Boranın yüzü bir anda kireç gibi oldu fakat sanki bu olasılığı hesaplamış gibi sonra da yumuşadı.
-Buyrun benim.
-Bizimle merkeze kadar gelmeniz gerekiyor.Ben bilişim suçları bürosu komiseri Zeki Orkun lütfen bize zorluk çıkartmayın zaten hiçbir yere gidemezsiniz.
Zeki, Özgür ve Bora aynı arabaya bindiler.Merkeze kadar sessizlik hakimdi.Sanki Bora suçunu biliyor ve ses çıkartmıyordu.Sinyal bozucu hala devredeydi.
Devam edecek..