Uzun zamandır çok yoğun çalışıyordum. Broker olduğumdan gecem gündüzüm olmuyor. Piyasanın durumları ortadayken, yükselişlerden önce daha fazla kar etmek istiyoruz doğal olarak. Her ne kadar yatırımcılarım halden anlayan insanlar olsa da, onlara "bu ay sadece %10 kar edebildik" gibi bir cümle kurmak istemiyorum. Nisan ayı karı onları hala sakin tutmaya yetiyor sanırım şu anlık. Doların yükselmesini fırsat bilip, tatile çıktım ben de. Günde 4 saat uyumaların acısını çıkardım. Azıcık gezdim, kafamı toparladım. Gezerken birçok konu geldi aklıma, şunu da yazmalıyım bunu da yazmalıyım diye. Aslında yazmak ciddi zaman alacağından sanırım canlı yayınlara daha çok ağırlık vereceğim.
Mesela köye gittim. Organik yaşam, GDO, tarım ilaçları, devletin çiftçiler üzerindeki yanlış politikaları üzerine onlarca konu geldi aklıma.
Sonra Akyaka'ya indim. Çevre kirliliği, küresel ısınma, muhafazakarlık, turizm, kriz üzerine onlarca konu geldi aklıma.
Aslında zaman olsa saatlerce değil, günlerce hatta aylarca konuşulacak o kadar çok konu var ki nereden başlayacağını bilemiyor insan. "Keşke" diyorum, "Keşke, bir konu hakkında yazmak için onlarca dakika düşünsem." Yazmak veya konuşmak için zaman bulmakta sıkıntı yaşayanlardan değil de, konu bulmakta sıkıntı yaşayanlardan olsam. Çoğu zaman fikirlerimi söyleyememek çıldırtıyor beni. Ya zamanım olmuyor, ya konu çok dallı budaklı oluyor. Bir konuya at gözlüğüyle bakılmasına tahammül edemiyorum, o konuyu her açıdan ele almak zorunda hissediyorum kendimi ve bu durum da o konunun çoğu zaman ilgisini yitirmesine, konunun uzamasına neden oluyor. Hızlı tüketim toplumundayız. Maalesef derinlemesine düşünmüyoruz. Uzun yazılar okumuyor, spesifik tartışmalar dinlemiyoruz.
Yazı istemediğim bir şekilde eleştiriye kaydı ve bunu silmeden devam edeceğim. Bir özeleştiri yapmam lazım, çok fazla eleştiriyorum. Her şeyi eleştiriyorum. Her şeye karşı çıkıyorum. Kendimce sebeplerim var ancak bana ters gelen her şeyi eleştiriyorum.
Eğer bunun karşısında kendi çözümümü, bakışımı insanlara anlatmıyorsam o sıkıntı ama sanırım bunu yapıyorum. Yani bir şeyleri sadece yıkmak değil, yerine alternatifini de inşa etmek gerekiyor. Hepimiz her şeyi eleştiriyoruz, hiçbir şeyden hoşnut değiliz ama yerine neyi inşa ediyoruz?
Eleştiriyoruz ama elimizi taşın altına koymuyoruz. (Bak yine yaptım. Şikayet ediyorum sürekli)
Bunun üzerine de yazacağım, "toplumsal statü" üzerine. Ulan çok uzun konu. Birkaç kere başladım. Yazı öyle yerlere gitti ki anlatamam. Dedim bunları birleştiririm. Olmadı. Hedefimdeki en büyük yazı bu çünkü aslında diğer bütün konular bunu içeriyor.
Neyse sonuç olarak artık döndüm, biriken işlerimi toparladım ve miskinliği üzerimden atabilirsem eski hızımda yazılarıma devam edeceğim. Bu yazı da azcık iç dökme gibi oldu, olsun.
Kapanışı duyuruyla yapayım, bunun duyurusunu yarın tekrar yapacağım ama cumartesi günü efsane bir yayın sizleri bekliyor olacak. Cumartesi akşamı çayınızı demleyin, kahvenizi hazırlayın veya tercihen alkollü bir içeceğinizi hazır tutun, muhteşem bir atmosferde, "birçok şey hakkında az çok şey"in yeni bölümü var!
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.