Dünya üzerinde mevcut teknolojiyi, dünyanın gelişimini olumlu etkileyen birçok farklı meslek dalı bulunmakta. Her biri farklı alanlarda farklı endüstrilerde dünyayı daha yaşanılabilir kılmak, hayatı kolaylaştırmak ve sosyal hayatta refahı arttırıp konfor sağlamaya yarasa da, bunlardan daha farklı amaca hizmet eden bir meslek daha var: Sosyal hizmet.
Sosyal hizmet, fizyolojik, psikolojik ya da toplumsal bazı sebeplerden dolayı toplumun ve dünyanın gelişiminden payını alamamış, hayatı normal kabul edilen seviyelerin çok altında olan insanların dezavantajlı durumlarını ortadan kaldırarak topluma kazanmasını sağlıyor.
Cerebral palsi hastalığına sahip bir insan, cinsel istismar mağduru bir kadın, gayrimeşru bir çocuk, ırkçı saldırılara maruz kalan bir mülteci, cezaevindeki bir hükümlü, sosyal hizmetin çalışma alanlarına giriyor. Fakat sosyal hizmet, bir sadaka mesleği değildir. Toplumda bu bireylere karşı oluşan acıma duygusu, bu bireylerin problemlerini çözmüyor, toplumsal yaşamdan daha da izole ediyor. Basit şekilde acıma duygusuna dayalı gibi duran bu meslek, zaman içinde birçok teorinin ortaya atıldığı bir disiplin haline geldi. Bu mesleği yapmak istiyorsanız, içinizdeki vicdan yetmez, bunun ötesinde gerçek bir bilimsel altyapı oluşturmanız gerekir. Bu dezavantajları yaşayan bireylerde oluşan travmatik problemleri ortadan kaldırmak için bire bir, grup ve toplum görüşmeleri yapan sosyal hizmet uzmanları, vicdanını harekete geçirirken bilimsel metodları es geçmemeye dikkat ediyor, ve bu bireylerin yaşadıkları hayatlarından alabilecekleri mutluluğu arttırmak için var güçleriyle çalışıyor.
İlk olarak 1600’lerde İngiltere’de krallığın sadaka kültürüyle başlattığı sosyal hizmet, zaman içinde insanın temel hak ve hürriyetleri bağlamında değerlendirilmeye başlandı. Bu dezavantajlı grupların kendi istekleri ve seçimleri doğrultusunda olmayan problemleri, nasıl olur da bu insanların hayatında bir damgalama olarak kullanılabilir soruları, tüm bu sorunsalları toplumsal bir bağlamda ele almaya sebep oldu.
Yaşadığımız coğrafyada sosyal hizmet, Osmanlı Devleti döneminde birçok vakfın yaptığı yardımlarla sürdürülmekteydi. Bir meslek disiplininden uzak olan bu yöntem, Freud’un gelişim kuramlarıyla insanların insafından çıkıp gerçek bir meslek halini aldı.Türkiye’de bugün revaçta olan bu meslek, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi gibi birçok köklü üniversitede bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak öğrenciler; cezaevleri, kadın sığınma evleri, çocuk yuvaları, huzurevleri gibi birbirinden farklı kamu kurumlarında istihdam edilse de, birçok sivil toplum kurumunda da çalışabilmektedir.
beep beep