Son zamanlarda edebiyata olan ilgimi arttırdım. Okumak, benden önce yaşayan insanların nasıl düşündüğünü görmek, aslında ne kadar farklı zamanlarda, ülkelerde hatta kıtalarda yaşasak da aynı cümleleri kurabildiğimizi fark etmek, aynı hislerin içinde kıvranmak, bunları çevreye aktarırken bir şekilde zorluklar çekmek, tüm bunlarda yalnız olmadığını görmek insana biraz güç biraz da teselli veriyor.
Okumaya devam ederken bir gün yeraltı edebiyatı olarak adlandırılan bir edebiyat türü ile karşılaştım. 1900’lerin ortasıyla beraber Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmış, zamanla Avrupa’ya, 2000’lerin başıyla birlikte de ülkemize yerleşen bu edebiyat türü, anlatım, tema ve yoğunluk olarak diğer birçok edebiyattan farklı bir konumda kalıyor. Bundan 150-200 sene öncesine kadar okuma yazma oranları halk arasında kabul edilemeyecek kadar azdı. Sanırım bunun da sebebiyle edebiyat, zengin ve varlıklı kesime hitap ediyordu. Bu şekilde yazılan yazılar ve anlatılar da sadece üst bir kültürel sınıfı ilgilendiren, lümpenlik sayılabilecek konulardı. Tabi ki tüm edebiyata hakim değilim, fakat biraz olsun uzaktan bakıldığında durum bundan farksız gibi görünüyor. Fakat yeraltı edebiyatınınsa bundan farklı bir havası var.
2.Dünya Savaşı’ndan sonra Dünya’da bölüşülemeyen topraklar ve artan sınıfsal eşitsizlikler, edebiyata da yansıyor ve bu eşitsizliklerin en yoğun yaşandığı yer olan Amerika Birleşik Devletleri’nde bu edebiyatla ete kemiğe bürünüyor. Yeraltı edebiyatında güzel ve büyük şatolar, görkemli binalar, içi dolu cüzdanlar ve ahlaki normlar görmek mümkün değil. Basit ve bezgin, isyankar ve sıradan insanların yaşam mücadelesi verirken bir yandan da yaşadıkları sisteme olan öfkelerini ironik bir biçimde anlatan yeraltı edebiyatı, sert, argoya dayalı bir dil kullanmaktan, bütün otoriteyi reddetmekten çekinmiyor.Anti-karakter kavramını ortaya çıkaran yeraltı edebiyatı, kötü hayatların kötü başrollerini anlatarak varlığını sürdürüyor. Bir talepten doğduğunu açıkça görebiliyoruz yeraltı edebiyatının. Zira bugün dünyada en çok okunan türlerden birisi durumunda ve her geçen gün bir şekilde sosyal eşitsizliğe uğrayan insanların kendilerini ifade etme biçimine olanak sunarak, ününe ün katarak yoluna devam ediyor.
You are extraordinary,, amazing
thank you
Nice...
Please visit my profile hope you will like my photography ...@saan
thanks okey :)