İzmir bir başkadır giden için, gitmeyen ondan ''Gavur Memleket'' diye bahseder, gidense ; ''Vatan'' Öyle güzel yerleri, insanları ve manzaraları barındırır ki içinde, bunlar biri de Alaçatı olabilir ve çoktan olmuştur da. Öyle mavi bayrak almış kasabalara da benzemez kendisi, dimdik durur haritanın ucunda. Giden dönmek istemez, yaşayan ölmek istemez başka yerde. Bugün sizi gezdireceğim yer Çeşme -Alaçatı. Kemerleri takalım, gözlükleri parlatalım, hazırsanız başlıyoruz...
İzmir'den batı yönüne doğru tam olarak 86 km. yol yaptığınızda karşınıza ''Çeşme'ye Hoşgeldiniz'' tabelası görürsünüz. Bu ilk mutluluk nedeni değildir ama. Ondan öncesinde bir görünüp kaybolan deniz manzarası ele geçirir sizi, sonra dağların üstlerine ustalıkla yerleştirilmiş rüzgar gülleri ağır ve aheste şekilde dönerek bir ahenk katar üstündeki beyaz ve pofuk bulutlara. Çiçeklerle döşenmiş bahçeler, envai çeşit deniz rengini belki de aynı bakışta görebilirsiniz. Hava sıcak olmasına karşın rüzgar, sizi öylesine ferahlatır ki, birileri bunu bilerek dizayn etti dememek elde değil. Yol boyunca fotoğraflarını gördüğünüz, videolarını izlediğiniz, dizilere ve filmlere konu olan alanlara geldiğinizde ilk şunu der içinizdeki ses ; '' Televizyonda sadece çeyreğini gösterebilmişler''
Parmak arası terliklerin ve sandaletlerin içinde daha güneşte kavrulmamış beyaz ayakları geçince, derisini defalarca dökmüş ve yeniden yanmış esnaf amca ve teyze ayakları karşılar sizi. Eğer gökyüzüne ve rengarenk evlere bakmaktan gözünüzü ayırıp taşlara bakmaya niyet ederseniz, bu ayırt edici özelliği fark edeceksiniz. Taş evlerin dizayn edilip ünlü markalar tarafından istila edilmesi gözünüzden kaçmayacak eminim. Mesela ; trilyonluk ve manevi değeri kültürel değeri paha biçilemez bir taş evin önüne ledli pano koyup içeride ucuz ürünler satan şu '' Toptan fiyatına perakende satış'' sloganlı yerleri görebilir ve mideniz kalkabilir. Umarım en kısa zamanda yok olmaları ve gerçek esnafın para kazanması dileğimi her gittiğimde yineliyorum.
Kumru- Tost ve bilimum yiyeceğin yanında kendine has ürünleri de vardır listesinde bu bölgenin. Biranın yanına ne iyi gider, burada rakıyla ne içilir, şarap hangi peynirle kendini sunmalı içenine denirse; adres doğru yerdir. Alaçatı ! Otelleri ve butik alanları, küçük kafeleri yel değirmenleri, rüzgar gülleri başınızı döndürürken, taş yollarda topuklu ayakkabıyla can çekişen hanımları görmezden gelmek de gülmemek için iyi bir çözüm olabilir siz sevgili geziciler için. Ha unutmadan, güneş burada güzel batmayabilir belki ama mükemmel doğduğu konusunda iddiaya girebilirim.
Beyaz boyanmış evleri geçip yüksek tepelere çıkınca rüzgar sörfü yapan kişileri keyifle izleyebilir, onlarca birbirinden güzel koyda ve kumsalda serin Ege'nin suyuyla ruhunuzu yenilebilirsiniz. Buradaki hava insanı çok acıktırır, çok da yedirir ama kilo aldırmaz, hanımların dikkatine. Her bir sokakta kadınların dikkatini çeken ve dakikalarca orada durup bir şeyler alıyormuş gibi yapmalarını sağlayan yüzlerce hediyelik eşya dükkanı var kimi seyyar kimi dükkan. Erkekler de o arada '' Bu parmak arası terliği nereden giymiş bulundum ya, penguen gibi yürüyorum'' diye düşünüyor.
Alaçatı'nın gece hayatını anlatmakla bitiremem ama hiçbir yerde denk gelmeyeceğiniz güzellikte şeylerle karşılaşıyorsunuz emin olun. Yunan mitolojisindeki gibi erkekler, Monica Belluci gibi kadınlar, bol kahkaha bol müzik ve arada da 1,50 boyuyla kapıdan önce göbeği giren kartlaşmış zengin züppeleri. Her şeyiyle olmasa da çoğu şeyiyle size mükemmel vakit geçirtecek bir yer Alaçatı. Çeşme'ye gitmek için otobüsler de var ayrıca. Çeşme başka bir dünya, iyisiyle kötüsüyle onu da yazacağım ilerleyen günlerde. Çeşme içinde bir Ilıca Plajı var ki yıllarca yazsam anlatamam o cenneti. Şimdi dönersek Alaçatı'ya tekrar, eğer bir sabah daha karga kahvaltısını yapmadan rüzgar güllerinin haşin uğultusu sizi uyandırmışsa, en sevdiğiniz insanla bir zeytin ağacı altında renkli bir sergi üzerinde kahvaltı etmiş ve kızıl renge çalan topraklardan gelen güzel kokularla hoş sohbetler etmişseniz, açık ve net söylüyorum. Başka her yer size cehennem gelecektir. Eninde sonunda oraya tekrar dönecek ve tekrar doğacaksınız yeryüzüne.
Şile bezi giymiş beyefendileri, samandan şapka takmış hanımefendileri ve daha da güzeli herkesin yüzünde gördüğünüz, '' Kimseye kötülüğümüz dokunmaz, sadece biraz huzur bulmaya eğlenmeye geldik'' ifadesini görünce, burada yaşadığını duyduğunuz kim varsa hepsinin yüzüne hiç düşünmeden '' Çok şanslısın inan bana elindekinin değerini bil '' diyebilirsiniz. İmkanı olanlar gitmişlerdir, imkanı olmayanların da gitmek için umarım imkanı olacaktır. Not edin burayı bir kenara, listede yukarılara yazın İlk Gidilecek Yer diye, çünkü Alaçatı bunu fazlasıyla hak ediyor. Malibu içip köpük partisi yapan tayfadan sıkılan yaşıtlarım sizlere sesleniyorum !!!
-yazar burada genç jenerasyonun ekonomik ve siyasal sıkıntılardan dolayı önceki nesiller gibi eğlenemediğinden ve gençliklerini yaşayamadıklarından dem vuruyor aslında-
Buralara da gelin biraz, kendinize göre bir şeyler bulacaksınız eminim ki, lafı çok uzatmadan son bir şey söylemek istiyorum sevgili okurlar. Buradaki Ot Festivaline ömrünüzde bir kere de olsa gelin. Belki bir bina etrafında dönmekten daha çok huzur bulacak ve güzel şeyler göreceksiniz. Su neredeyse medeniyet oradadır bana göre. Suyla birlikte gelir kültür, sudan gelir, farklı etnik yapılar, bilgiler, diller, çalışmalar, sanat eserleri.. sayacağımız her şey sudan gelirdi zamanında. Bu nedenle medeniyet sudadır, suya yakın yerdedir. Yozgat'ı , Çorum'u kötülüyorum gibi algılanmasın ama, sulak yerleri daha çok seviyorum diyebilirim. Herkese bol gezmeler, güzel tatiller.
Desteklerinden Dolayı ; @akcakocagaming @steempress-io @kusadasi @try-market @cointurk @steempress @timeets @arabsteem @tryardim @sevenfingers @steemit-turkey @turkiye @tr @muratkbesiroglu 'na teşekkür ederim.
Fotoğraf Kaynakları : 7 6 5 4 3 2 1
---------KADİR US---------
Posted from my blog with SteemPress : https://kadirus94.timeets.xyz/2018/07/05/huzurun-baskenti-cesme-alacati/