Bu olayla yaşanırken Biring ve güçleri hiç durmuyordu. Yiyeceklerimizin ve tohumlarımızın atıldığı tarlalarımıza bir gece baskın verdiler. Hudutlarımızdaki ordularımızın bir kısmı ve şehirdeki ordularımız tarlalardaki yangını görüp hemen bölgeye doğru harekete geçtiler. Bu olayı yapanlar Biring’in ordusunun casuslarıdır. Ekinimizin çoğunu kaybetmiş bulunuyorduk. Bu yangın o kadar büyüktü ki dumanları daha kuzeydeki gözcü kulelerinden dahi görünmüştü. Çatışmaların sürdüğü o gece yangının yaşanması ve sınırdaki ordunun bir kısmınında yangını söndürmek için bölgeye gelmesi hudutlarda çok kayıp vermemize neden oldu. Ordumuzun bir kısmını kaybedip sınırdaki Behforth Geçitlerini kaybediyorduk o gece. Yangını gören Biring başarıyla kahkahalar atarak güçlerinin büyük bir kısmını saldırmak üzere bölgeye gönderdi. Sınırdaki ordumuzun başında Melgort bulunmasaydı büyük bir ihtimalle bölgeyi kaybedip şehre çekilmek zorunda kalacaktık. Melgort ülkemizin en güçlü komutanlarından biridir. Kudretli iki tane dağ aslanı figürünün olduğu boynuzlu bir kask kullanırdı. Kaskın ismi Ölüm Getirendir. Kılıcı iki adamın kaldırmakta zorlandığı kadar büyüktür ve tek eliyle havaya kaldırıp düşmana büyük bir dehşet salmasıyla namlıdır. Onun adı da Bekçidir. Zırhı saf çeliktendir ve omuzlarında iki tane dağ aslanı figürü vardır. Yıllardır hudutlarımızın güvenliği sağlayıp düşmana sayısız korku yaşatmıştır. Biring en güçlü saldırılarını goblinler ile yaptığı dönemde bile hudutta Melgort korkusu vardı. İsminden Biring’in tüm ordusu korkar ve çekinirdi. O gece devasa bir ordu ile saldırmasına rağmen Melgort muazzam bir mücadele göstererek ordusunun çekilmemesini söyleyerek onları cesaretlendirip Behfort Geçitlerini korumuştur. Ülkenin Karanlık ormana açılan kapısıdır Behfort Geçitleri. Oradan hariç Behfort’a giriş ve ya Kara Ormana geçiş için tek ve zorlu bir yol vardır. Nihsorg bataklıklarından giriş yapılır. Eskiler oranın muhteşem göründüğünü ve şimdiki gibi zehirlenmediği dönemlerin olduğunu anlatırdı bizlere. Yıllardır kullanılmayan ve havası zehirli olan bataklıklardan geçen goblinler çıkarmış olmalıydı yangınları ve aynı yerden de kaçmış olmalılar. Bir ordunun geçmesinin imkansız olması nedeniyle Nihsorg Biring’n geçişi için uygun değildi. Bu yüzden şehre saldırmadan önce Behfort Geçitlerini ele geçirmek zorundaydı.
Dostlarımızın Kuzey ve Batıdan gelmelerini beklemek zorundaydık. O zamana kadar geçitlerin güvenliğini korumak zorunda olduğumuzun farkındaydık ama her geçen gün sayısı daha da artan düşman ordularına daha fazla burada yaşayamayacağımızı düşünmeye başlamıştım. Bunun yanında ordunun verdiği son kayıplar hepimizi daha da kötü bir hale sokmaya yetmişti. Melgort orada hepimizin umuduydu. Orayı korumak güven içinde olmamızı sağlardı. Fakat son yangın olayı yiyecek stoklarımızı da tehlikeye sokacaktı. Böylece Behfort Geçitlerini terk etmek zorunda kalacaktık. En azından destekler ve yardımlar gelene kadar bölgede durmayı başarmamız lazımdı. Böylece düşmanın şerrine büyük bir darbe vurarak toplanmasını zorlaştırıp belkide onu tamamen yok edebilirdik.
Karanlık günlerden geçiyoruz ve toplanmamızın zamanı geldi. Şehir heyetinin nasıl bir savunma izlememiz gerektiğini tartışacağı o büyük günde yaklaşıyordu. Melgort bu toplantıları hiç sevmez ama onlar olmasaydı çoktan bu diyardan gitmek zorunda kalırdık. 3 bölgeye de elçiler gönderilmişti. Kuzeye, batıya ve güneye herkesten cevaplar gelmişti ve hepsi en azından birer elçi göndereceklerini bildirdiler. Böyle devasa bir toplantı ilk kez yapılacaktı.
Yayın sayfam: https://www.wattpad.com/508640873-gergaronun-fethi-tarla-yang%C4%B1nlar%C4%B1-b%C3%B6l%C3%BCm-2
Wattpad üzerindende destek olabilirsiniz.