Onu ilk kez bu evde görmüş, gördüğü anda aşık olmuş ve o andan itibaren yanından hiç ayrılmamıştı. Şimdi yine karşısına geçmiş onu hayranlıkla seyrediyordu. Yaklaşık üç gündür zamanının çoğunu böyle geçiriyordu, pek şikayetçi sayılmazdı belki ama bu hayranlığın tek taraflı olduğunu sezmesi onu incitiyordu. Simsiyah dağınık saçları omuzlarına kadar uzanan, yüzünün ayırt edici tek özelliği ince ve düzgün burnu olan, çelimsiz, genç bir adamdı seyrettiği. Seyrek sakalları uzun zamandır kesilmediği için yüzünü kaplamayı başarmıştı. Genç adam son birkaç dakikadır oturduğu plastik sandalyede arkasına yaslanıyor, bacaklarını olabildiğince gergin şekilde öne uzatıp, topuklarına yüklenerek sandalyenin ön ayaklarını yerden kesiyor, hemen ardından vücudunun ağırlığını öne verip başladığı pozisyona dönüyordu.
Bu yaz günü öğleden sonrasının ısrarcı güneş ışınları perdelere rağmen tüm odayı aydınlatıyordu. Buna rağmen biraz uyumak isteyen adam yüzünü kanepenin sırtına yaslamış, bir eli ve bir bacağınıysa kanepenin üzerine dolamıştı. Nefes almakta güçlük çekmesi ve bu pozisyonda dinlenemeyeceğini fark etmesinin ardından sırt üzeri döndü fakat güneş tıpkı perdeler gibi göz kapaklarını da yok sayıyordu. Kalktı. Masanın başına doğru ilerledi, günlerdir bir kez olsun çalmayan cep telefonunu kontrol etti ve oturup masanın üzerinde duran kitaplardan birini açtı. Bir sayfaya kısa süre baktıktan sonra hızla sayfaları değiştirip, kitabı kapattı. Tekrar telefonunu kontrol etti, şaşılmayacak şekilde yine hiçbir şey yoktu...
Sıkıntısına son vermek istercesine sevdiği adama yaklaştı, omzuna dokunup ona bir kaç tatlı söz söylemek niyetindeydi fakat adam elini gitmesini istediğini anlatan bir biçimde savurdu ve kalktı. Adam ağır adımlarla mutfağa doğru ilerledi. Az önce belki onuncu kez reddedilmenin utancıyla, tereddüt ederek de olsa peşinden o da mutfağa gitti. Sevdiğini önceki günden kalmış, soğuk ve sert tostu yemeye çalışırken görünce, keşke ona dünyanın en güzel yemeklerini hazırlayabilseydim diye iç geçirdi. Zaten adam da fazla ısrarcı davranmadı, bir iki lokmayı güçlükle yuttuktan sonra tostu aldığı tabağa geri fırlattı. Tabağın kenarından sekip yere düşen tostu ayağıyla masanın altından çıkartıp, çöpe attı. Sanki bu yaptığı onu çok yormuşçasına gövdesini sandalyeye aniden bıraktı.
Gece çökmüştü. Adam üzerindekileri çıkarmadan doğruca yatağına girdi. Baş ucundaki lambayı söndürüp, battaniyesini üzerine çekti. Bu sırada o ise sevdiğini koklamak için bildiği tek aşk şarkısını mırıldanarak yaklaşmıştı yatağa. Genç adamı rahatsız edebileceğini hiç düşünmemişti ama battaniyeyi üzerinden atıp ışığı açmasıyla, korkuya kapıldı, hemen uzaklaştı ve seyretmeye koyuldu. Genç adam eline yatağın başındaki dergilerden birini almış fakat okumak yerine katlamıştı. Yatakta oturup öylece beklediğini görünce biraz sakinleşip, cesaretini topladı. Kararını vermişti. Artık onu ne kadar çok sevdiğini gözlerinin içine bakıp söyleyecekti hayatının erkeğine. Yaklaşıp yatağın yanındaki komodinin üzerine oturdu. Söyleyeceklerini kafasında toparlamaya çalışırken adamın da kendine bakmakta olduğunu fark etti. Çok heyecanlanmıştı anlaşılan adam konuşmak konusunda ondan önce davranacaktı fakat biraz sinirli görünüyordu. Dudakları aralandı, elindeki dergi havaya kalktı. Komodin ve derginin arasında can vermeden önce sevdiği adamdan ilk ve son kez bir cümle duydu : "Bu sinek de çok oldu ama!"
This post has been linked to from another place on Steem.
Learn more about and upvote to support linkback bot v0.5. Flag this comment if you don't want the bot to continue posting linkbacks for your posts.
Built by @ontofractal
Congratulations @kafambirtuhaf! You have received a personal award!
2 Years on Steemit
Click on the badge to view your Board of Honor.
Do not miss the last post from @steemitboard:
Congratulations @kafambirtuhaf! You received a personal award!
You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
Do not miss the last post from @steemitboard:
Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!