Çoğumuzun hayalidir yabancı bir ülkeye gitmek/taşınmak. Çoğu zaman da başka şehirlerin/ülkelerin tanıtım yzılarını/videolarını okuruz(nitekim benim seyahat yazılarım var ve yaşadığım yerlerin güzel taraflarını anlatıyorum). İşte buralara gitmek ve yaşamak için, çoğu zaman canhıraş bir şekilde çalışırız. Bazen "normal" yolları(iş görüşmeleri), bazen "zorlu" yolları(kaçak, göçmen, iltica) deneriz. Bazen kısa/orta vadeli yaşamak için fırsat elde ederiz bazen de uzun süreli yaşama merhaba ederiz. Peki, gerçekten bu "hayalimize" kavuştuktan sonra, hayat toz pembe mi oluyor? Yeni hayatımıza, tereyağından kıl çeker gibi kolayca adapte oluyor muyuz? Yabancı bir ülkede yaşamanın zorlukları yok mu?
İşim gereği 3 farklı Avrupa ülkesinde belirli süreler yaşadım(bunların haricinde, birçok ülkeye de farklı sürelerde seyahat edip kalmıştım). Bunlar İngiltere, Yunanistan ve Ukrayna(ileriki zamanlarda bir Asya planım da var). Buralarda 4-5 aylık sürelerde bulundum. Belki diyeceksiniz ki, 4-5 ay yaşamakla 15-20 sene yaşamak farklı deneyimlerdir. Kabul ediyorum farklıdır, lakin ister 1 ay olsun ister 1 sene olsun bazı "sıkıntılar" ortaktır. O yüzden, bu ortak sıkıntılara değineceğim.
- Yabancısınız: Dünyanın en "medeni ve modern" ülkesine de gitseniz, günün sonunda siz bir "yabancısınız" ve "göçmensiniz". O kültürün, o hayatın ve o coğrafyanın yabancısısınız. Herşey "mükemmel" bile olsa, psikolojikmen o yabancılığı hissediyorsunuz. Bazen kafada, bazen derinlerde bir yerlerde hep bir "kırgınlık", "uzaklık" hissi vardır
- Yemek: Normal şartlarda, değil ülke değiştirmek şehir bile değiştirdiğinizde bu sorunu bariz bir şekilde yaşarsınız. Bir Ege'linin Doğu'yu ziyaret ettiğini veya tam tersini düşünün. Yeşile alışmış bir coğrafya ve ete alışmış bir coğrafya. İşin içine yabancı kültür girince, yemek olayının ne derece zorlaştığını siz düşünün artık. İlk uzun süreli yaşam deneyimim olan Yunanistan'da ilk 4-5 haftada tam 10 kilo kaybettim. Günlerce salata ve peynirli tost dışında birşey yememiştim. Zamanla farklı alternatifler bulmuştum ve kendim pişirmeye başlamıştım ama ordaki yemeklerin çoğunu yine yiyemiyordum. Yemek olayı, maalesef çok hassas bir konudur. Helal/Haram olayı, domuz eti, farklı yağlar, soslar ve farklı malzemeler gibi çeşitli parametreler var. Normalde en sevdiğin yemek, başka bir ülkede çok farklı bir tadı olabilir veya farklı malzemeler kullanılıyor olabilir. Bazı seyahatlerimde çok kilo kaybettim, bazılarında da tam tersi bir şekilde kilo aldım. Bir tanesinde, yemeklere alışana kadar devamlı peynir tüketmiştim ve peynirler o kadar yağlıydıki 1 ayda 4-5 kilo almıştım :)
- Dil: Hayatın anlamı dil :) Hayatın en temel ihityaçlarını bazen beden dili ile de çözebiliriz. Markete git, çarşıya git, gez dolaş vs bunlar sıkıntı değil. Ama gecenin bir vakti birine yol sordunuz mu? Polis'e birşey anlatmak zorunda kaldınız mı? Ev sahibiniz(sahibeniz) ile problem yaşadınız mı? Bilmediğiniz bir otobüs güzergahının şöförüne kendi durağınızı sordunuz mu? Sizi yarı yolda bırakan taksici ile anlaşmaya çalıştınız mı? Devlet dairesine işiniz düştü mü? Kendini polis/asker vs diye tanıtarak dolandırmaya çalışan kişilerden kurtulmaya çalıştınız mı? Telefon hattınız çalışmıyor ve müşteri hizmetlerini aramak zorunda kaldınız mı? Yağmura/soğuğa yakalandınız ve yolunuzu kaybettiniz, nereye gideceğinizi anlatmak durumunda kaldınız mı? Hastaneye yolunuz düştü mü? İşte, bu şekilde nice sorunlarla karşılarşınız ve çoğu zaman "wat ken ay du saymtayms" durumu yaşarsınız. Bir de işin içine aile, çocuk, bebek, eş, anne , baba girince (ben bekar yaşayan ve hep tek takılan biri olmama rağmen bu kadar sorun yaşadım), işler daha da çetrefilleşir. O çocuğa okul bul, hastane tahlilleri/sonuçları, sınava gir vs çok sıkıntı var. Bir şekilde dili konuşsanız bile, bazen kullandığımız kelimeler farklı manada olabiliyor. Sonuçta, o kelimeyi o dilde değil, kendi dilimize göre çeviriyoruz. "Sen zahmet etme, ben hallederim" dediğinizde bile karşınızdaki bunu çok farklı manalara yorabiliyor. Yani, dilin kendisi ve dilin anlamı şeklinde iki kocaman sorun yaşarsınız. O dili yıllarca öğrenene kadar, asla espri yapamazsınız.
- Gelenek görenekler: Ne kadar "bağımsız" da olsanız, ne kadar "global"de olsanız, "Ben pek geleneksel biri değilim" deseniz de bazen bazı şeylerin yokluğunu acı bir şekilde hissedersiniz. Bir bayramı uzaklarda geçirmenin acısı çoğu zaman büyüktür. Yada, en büyük özleminiz bir bardak siyah çay ve onu ince belli bardakta içmek olur. İnsan, yeni bir yere alışana kadar "içinceki dünyayı" yaşar.
Şu an ilk aklıma gelenler bunlar. Muhakkak daha fazlası da vardır, zamanla aklıma geldikçe yine eklerim ve burda unuttuğum/yazamadığım konuları yorumda iletebilirsiniz.
Bunlar kısa/orta vadeli yaşadığım yerlerde ve sürelerde karşılaştığım durumlar. Eminim ki, bir nesillik ömür harcayan insanların durumları/deneyimleri şüphesiz daha farklıdır, daha derindir.
O yüzden, yabancı bir ülkeye uzun süreli yaşam için gitmeyi planlıyorsanız, tüm bu "olası" sıkıntıları da göz önünde bulundurun. Homesick* acısı zordur :)
Homesick = memleket hasreti
NOT: Bilgisayarımdaki binlerce seyahat fotosuna baktım ama nedense bu duygularımı yansıtacak bir fotoğraf bulamadım şimdilik. Belki sonra belki de siz bir tane önerebilirsiniz. :)
hayat zor
Very nice post...
Just keep on posting!!!
Thank you @pushpendra83 keep in following ;)
You can also follow me
I wish this post was in English.Have been through your profile.Highly valued
@akash789 Thank you. I plan to write similar post in English, too. Keep in follow ;)
eagerly waiting for your post to be uploaded in english.
Özlem çok zor bir duygu. Ben şu an kendi doğduğum topraklardayım ama bu topraklardaki insanların, duyguların, yaşamın eski hatta bazen hiç olmadığı kadar güzel halini özlüyorum. Gitmek, kalmak herkeste farklı çınlıyor. Hatta o herkesin farklı dönemlerinde bile değişebiliyor. Bazen gittiğin yerde yabancı olmak zordur, bazen kendi topraklarına yabancılaşmak, kendi topraklarında yabancılaşmak. Sorun bazen sadece yabancılaşmaktadır, coğrafyada değil. Umarım sen, orada ya da burada, kendini yabancı hissetmeyeceğin bir yer bulur, bir alan yaratırsın. Çok önemli çünkü dediğin gibi.
Bazen kendi ailemize, çevremize "bile" yabancı oluyoruz şüphesiz. Biz o kadar değişirizki, coğrafya hızımıza yetişmez. Teşekkür ederim güzel dilekleriminiz için, umarım herkes "yabancılaşmadığı" bir hayat yaşar.
haklısın, teşekkürler kardeşim
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by MA from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
eksiler ve artılar birbirini dengeliyor mu işte ona bakmak lazım.
hepimizin hayali, benim de hayalim yurt dışında, medeni bir ülkede yaşayabilmek. elbette bunun eksileri olduğunu biliyoruz ama deneyimleyen birinden duymak daha iyi oldu. umarım aklınıza gelen detayları da paylaşırsınız.
tekrar teşekkürler.
@hdemir teşekkürler. Aynen, o dengeye bakıyoruz. 3 sene uğraştım o zaman gitmek istiyordum, iş buldum, bu sfeer ben redetmiştim :) o an denge ordan yanaydı :)
Gurbet Zordur. Bir Avrupa vatandaşı olarak söylüyorum. Türkiye gibi bir ülke yok