Dijital Kale - 1998
Dan Brown'un şifre bilimi temasıyla yazdığı ilk kitabıdır Dijital Kale. Genel anlamda konusu da şifre çözmeye çalışan insanların yaşadığı sürükleyici olaylar etrafında dönmektedir. Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı olan NSA'in şifreleri çözmek için kullandığı bir bilgisayar vardır. Adı TRANSLTR olan en zor şifreleri dahi çözebilen bu bilgisayarın, bir gün çözemediği bir şifreyle karşılaşmasıyla başlar olaylar. Şifrenin çözülmesi için kriptoloji uzmanı Susan Fletcher'ın yardımına ihtiyaç duyulur ancak bundan sonra ortaya çıkan, gizlenmeye çalışılan onlarca ulusal sırrın varlığı ve bu ülkenin en güçlü güvenlik teşkilatındaki insanların ihanetleriyle, bu kitap heyecanlı ve sürükleyici bir roman olarak karşımıza çıkıyor.
Yazar Dan Brown’un yazdığı bütün kitaplarını düşündüğümüzde, birbirinin devamı seriler halinde olan herhangi bir seriye dahil olmamış ve filmi henüz çekilmemiş bir kitap. Yazarın üslubunun ve kaleminin bu denli kuvvetli oluşu sebebiyle, kitabı okurken adeta filmini kafanızda kendiniz çekmiş olacaksınız. Zira inanılmaz bir kurguyla örülmüş ve sürekli parçaları kafanızda birleştirmenizi gerektirecek olaylar dizisinden oluşuyor. Eğer kriptoloji konusunda daha önce bir kitap okumamış iseniz, sizi bu konuda çok büyük bir meraka düşürecek ve ilgi duymanızız sağlayacak bir kitap Dijital Kale. Son sayfasına kadar heyecanınızı kaybetmeden okuyacağınız ve sürprizlerin hiç bitmeyeceği çok kalın bir kitap olsa da bir solukta bitirmek isteyeceksiniz.
Melekler ve Şeytanlar - 2000
Gerçekten çok iyi kurgulanmış bir roman. Dan Brown'un ikinci romanı ve bu kitapta oluşturduğu baş kahraman Harward Üniversitesinde Simgebilimci olan Profesör Robert Langdon'ın bundan sonraki üç kitabında da yine baş kahraman olarak kullandığını göreceğiz. Yani Dan Brown bu kitapla bir anlamda seriye başlamış da diyebiliriz. Bundan sonraki kitaplar tam anlamıyla olay olarak Melekler ve Şeytanlar'ın devamı olmasa da bazı olaylarla yine bu kitaptan küçük hatırlatmalar yapılıyor ve baş kahraman yani Robert Langdon karakteri ise aynı. Kitabın konusunu ise, çok gizli bir kardeşlik örgütünün bazı emelleri uğruna tüm insanlığın hayatını tehlikeye atması ve bunu engellemeye çalışan polis ve güvenlik teşkilatının bu amaç için Robert Langdon ile birlikte çalışmak istemesi üzerine Robert Langdon'un Amerika'dan getirilmesiyle gelişen olaylar şeklinde özetleyebiliriz. Bu amaçla İsviçre'de CERN Araştırma merkezinde başlayan olayalar Vatikan'da devam ediyor kitapta. Papa seçimleri arefesi kaçırılan Papa adaylarını arayan tüm polis teşkilatı ve Robert Langdon, bu kadar eski bir tarikatın hala günümüzde neler yapmaya çalıştığını şaşkınlıkla izliyorlar. Tek solukta okunabilecek çok sürükleyici bir roman olduğu söylenebilir.
True love is to love someone with sincerity, love what it is, do not look physically but look at his heart ❤, the above photo teaches us, accept the disabled wife no legs anymore, Why guys can accept the disabled wife !? Because of what? Because the guy is sincere, affectionate and love as-is.
They are much happier than other husbands, sometimes perfect but without children.
They? Really amazing, given the child as god and happy bahagianya :).
Love someone for what it is, do not look at her but look at her heart❤.
The power of love is amazing :)
İkisi de çok severek okuduğum kitaplardı. Yazarın tarzı bir noktadan sonra belli olduğu için fazla şaşırttığını söyleyemeyeceğim ama okurken keyif almıştım. Görmek hoş oldu. :D
Dan Brown gerçekten sevdiğim yazarlardan . Sizinde okumuş olmanıza sevindim :-) :-D
Kitapları edebi olmaktan çok film senaryosu gibi aslında. Hatta senaryo yazmak için mi kitap yazıyor diye düşünüyorum. :D