Kimine göre ülkemizin bir parçası, kimine göre adeta farklı bir ülke, kimine göre ise tatil memleketi bir Akdeniz toprağımız, yavru vatanımız; Kuzey Kıbrıs. Dünya üzerindeki belki de tek destekçisi Türkiye olan ancak Türkiye'ye çok da benzemeyen bir parçamız aslında. Her ne kadar nüfusun çoğunlunu Türkler oluşturuyor olsa da insanlar çoğunlukla tatil amaçlı gidiyorlar. Türklerin uğrak bir tatil mekanı olmuş ada. Öyle ki bir senede adaya tatil için gelen bir milyondan fazla turistin neredeyse hepsini Türkler oluşturuyor.
Dört mevsim güneşi görebileceğiniz, Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kuzey Kıbrıs, senenin her ayı tatil yapmak için uygun. Güzel Akdeniz’in büyüleyici denizinin ortasında adeta bir tatil cenneti olan Kuzey Kıbrıs, beş yıldızlı otelleriyle, plajlarıyla ve kumarhaneleriyle meşhur. Yıl boyunca kafasını dinlemek isteyenler, dünyanın sıkıntılarını biraz olsun geride bırakmak isteyenler ve mükemmel bir tarihi mirasa şahitlik etmek isteyen birçok insanın tercihi bu güzel ada oluyor. Temmuz ve Ağustos aylarında hava sıcaklığının çok yüksek olmasından ve ayrıca deniz sıcaklığının da çok yüksek olmasından dolayı deniz tatili yapmak isteyen turistler genelde yazın başlarında ya da sonlarında tatillerine gidiyorlar.
İdari olarak beş farklı şehirden oluşuyor Kuzey Kıbrıs. 45 binlik nüfusuyla başkenti Lefkoşa, bir liman kenti olan Kuzey Kıbrıs’ın en turistik şehri Girne, harika bir doğal güzelliğe sahip olan Güzelyurt, bir ticaret limanı olan Gazimagusa, son otuz-kırk yıldır daha çok askeri bölgelerden ibaret olan Maraş ve Kapaz ilçeleri ve güzel sahil şehri olan İskele. Adada Türkiye’den farklı olarak trafik soldan akar ve piriz girişler İngiltere’de olduğu gibi üçlüdür.
Kuzey Kıbrıs'ın resmi dili Türkçe olmasına rağmen halk arasında çeşitlenen ve Türkiye Türkçesinden farklılık gösteren bir dil kullanılıyor. Türkçe olup farklı anlama gelen ya da Türkiye Türkçesinde hiç kullanılmayan kelimeler de kullanılıyor Kuzey Kıbrıslılar tarafından.
Ülkenin ekonomisinin iki büyük kaynağı turizm ve eğitim, ancak asıl ekonomik desteği Türkiye veriyor. Beş yıldızlı büyük otellerinin ve senelik binlerce turist akınının yanında her sene bir o kadar da öğrenci üniversite okumak için gidiyor Akdeniz’in ortasındaki bu büyük adaya. Bizler için Kuzey Kıbrıs'a tatile gitmenin resmi bir işlem gerektirmemesi, pasaportla veya direk kimlik kartlarıyla adaya giriş yapabilmemiz ve 30 güne kadar sorunsuz kalabilmemiz açısından oldukça cazip bir tatil imkanı sunuyor.
Tarih boyunca çok fazla kültürün etkisinde kalmış olmasın etkisini günlük hayattan yemek kültürüne kadar hemen hemen her yerde görmek mümkün. Rum mutfağıyla benzerlikler gösteren Kuzey Kıbrıs’ın mutfağı kendine has birçok yiyeceği ile meşhurdur. Şeftali kebabı, küp kebabı, lalangi isimli tavşan etinden hazırlanan yemeği, nor böreği, hellim peyniri ve kızartması, molehiya isimli Kıbrıs’a özgü bir otun sulu yemeği, ilginç bir sebze olan kolokas bu toprakların en meşhur, mutlaka tadılması gereken yöresel lezzetlerinden.
Her yaz tatilimi kıbrısta geçiririm birde kışın gider 2-3 gün kalır içimi ısıtır geri dönerim. Sanayi ve kentleşme olmayışından dolayı hem havası hem doğası temiz. Girne merkez hariç denizi inanılmaz temiz. 16 temmuzda tekrar kıbrısta olacağım günü iple çekiyorum.
ne güzel rahatlamanız açısından çok kıskandım :D
bir gün gitmek isterim yazı çok güzel (:
meep