Altıncı günden hepinize merhaba. Bugün dün de biraz bahsettiğim konuya devam edeceğim, sıkılmıyorsunuzdur umarım. Papağan konusundan sıkılanlar bu yazımı atlayabilir. Ben biraz da kendime not şeklinde yazıyorum bu yazıları. Papağanların ilgi isteyen şapşik canlılar olmasını biraz daha açmak istiyorum. Evde kedi, köpek besleyenler bilirler. Hepsi de sizden ilgi bekler, emek ister, sevgi görmek ister, anlayış bekler, onunla vakit geçirmenizi ister. Ama söz konusu papağanlar olunca, işler değişir. Bir bebek ne kadar ilgi, sevgi, anlayış, emek, sabır beklerse, bir papağan da o kadar ilgi, sevgi, anlayış, emek, sabır bekler. Evinize bir "kuş" değil, bir "çocuk" alıyorsunuz demiştim :)
Günlük olarak neler yapmalısınız ondan bahsedelim.
Her gün kafesinin etrafına dökülenler temizlenmeli. Eğer mama hazırladıysanız günlük olarak değiştirip yenisini hazırlamanız gerekir. Ve eğer mamadan kafes dibine döküldüyse ki mutlaka dökülenler olur, kafes altını da dikkatli temizlemelisiniz ki, dökülen ve ertesi güne kalıp bozulan parçaları kuşunuz yediğinde hastalanmasın. Bu önemli bir konu. Günlük olarak kafesin altını temizlerseniz hem temizliği kolay olur hem de kuşunuz için de daha sağlıklı olur.
Günde en az bir kere suyunu değiştirmelisiniz. Günde iki sefer su değişikliği iyidir. İçme suyundan vermeli, sulukların da temiz olduğundan emin olmalısınız. Kafesin komple temizliğini ise biz haftada bir yapıyoruz. Dezenfekte etmeyi de unutmamalısınız bu arada. Sirkeli su kullanabilirsiniz bunun için.
Belli aralıklarla kafes ve ekipmanları, suluğunu, yemliğini, mama kabını, tüneklerini, oyuncaklarını, sebzelik, meyvelik vs kullanıyorsanız onları yani kısaca her şeyi yıkayıp, sirkeli suyla dezenfekte etmenizi tavsiye ederim.
Gün içinde papağanınızın bir şeylerle oyalanmasını sağlamalısınız ve sizin de özel ilginizi sık sık hissettirmelisiniz :) Tıpkı bir çocuk gibi sürekli sizinle takılmak isteyeceklerdir, izin verin takılsınlar.
Eğer odada belli bir süre yalnız kalacaklarsa sıkılmaları kaçınılmaz. Oyuncaklarla arası iyiyse, sevdiği oyuncakları hazırda bulunmalı. Papağanlar gerçekten çok enerjik canlılar. Bu enerjiyi bir yerlerde harcamak zorundalar değil mi? Uçarak bir kısmını harcıyorlar elbette. Kalan kısmı ise oyunlara ve oyuncaklara bırakıyoruz :) Papağanlar birçok hayvan gibi "oyuncu" canlılardır. Papağanınız sizinle birlikte oyun oynamaya bayılır. Bu hem onun için hem de sizin için eğlenceli bir şeydir. Günün belli saatlerinde onunla oyun oynamanız papağanınızın sağlığı için çok önemlidir. Onunla oyun oynarken sizin de mutlu olduğunuzu görmek isterler. Böyle heykel gibi durarak onunla oyun oynamaya çalışırsanız muhtemelen reddedecek, korkacak veya sizi ısırmaya çalışacaktır. Bu nedenle bol bol gülerek ona oyunda eşlik etmelisiniz. Zaten oyun oynarken onların o halleri sizi mutlaka güldürür :) Yani oyun oynarken şöyle düşünmeyin. "Bu bir hayvan sonuçta ne anlar ki oyunmuş oyuncakmış." Böyle düşünürseniz zaten oyun olduğunu kuşa yansıtamazsınız, oyun eğlenceli olmaktan çıkar, hiçbir anlamı kalmaz. Tıpkı karşınızda küçük bir çocuk varmış gibi papağanınıza yaklaşın ve oyunu ona güzelce anlatın. Gerisi geliyor. Pikachu oyuncaklardan hep ilk başta uzak duruyor. Kafesine yeni bir şey aldığımızda önce dışarıda ona gözü alışana kadar içeri koyamıyoruz. Mesela bir mama kabı almıştık ilk geldiğinde gıcık mı kaptı nedir, sürekli ona söyleniyordu. Çıkardık geri taktık derken alıştı ve şimdi içinden çıkmıyor desem yeridir. Böyle şapşikler işte :) Geçtiğimiz günlerde şunlardan sipariş verdim, bakalım hoşuna gidecek mi. Kesin ilk başta uzak durup biraz korkacaktır ama, bu minik topları, yün iplerden yaptığım pom-pomlarla oynamayı sevdiği için, ona güvenerek aldım. Umarım hoşuna gider.
Source
Yalnız kaldığında sıkılmasın, etrafta bir ses olsun diye televizyonu açık bırakabilirsiniz. Papağanlar hiç sıkıntıya gelemiyorlar. Strese girmeye çok meyilliler. Bulunduğu odada kafeslerinin yerini değiştirmek, kafes içi düzenlerini değiştirmek bile onları strese sokmaya yeter. Ya da bir yolculuk kolayca onları strese sokabilir. Bunu anlamak için onları iyi gözlemlemelisiniz. Stres hem psikolojilerini bozar hem de bazı hastalıklara (ishal gibi) yol açabilir. Hatta daha da ileriye gidip tüy yolmaya, intihar etmeye kalkabilirler :( Unutmayın onları bir çocuk gibi kabul edip ona göre davranmalıyız. Son derece hisli, duygusal ve zeki canlılar oldukları için sizin sesinizi, bakışınızı, mimiklerinizi takip edip, ona kızdığınızı, sinirlendiğinizi veya küstüğünüzü anlayıp üzülebilirler bu da strese girmelerine neden olabilir.
Yani kısacası eğer çalışıyorsanız ve sabahtan akşama kadar tek kalacaksa, evde başka birileri olacak ama onunla ilgilenmeyeceklerse veya siz yeteri kadar ilgilenemeyeceğinizi, uğraşamayacağınızı düşünüyorsanız; papağan evlat edinmek size göre değildir. Bunun yerine daha az ilgi isteyen bir türe yönelebilirsiniz. Eğer çok istiyorsanız çift papağan edinebilirsiniz ama bunun da ayrı sorumlulukları var tabi.
Elbette papağanımızın yalnız kaldığı vakitler de olacaktır. O sırada kendini oyalayabilir, kendi kendine de takılabilir, size her şey normalmiş gibi gelebilir ama bu yalnız kalmalar sıklaşmaya başlarsa, problem işte orada başlar. Papağanınız mutsuz olmaya, içine kapanmaya başlar ve bunu genel davranışlarından, bakışından, sesinden, size karşı davranışlarından anlarsınız. Mutlu bir papağan nasıl kendini belli ederse, mutsuz bir papağan da kendini çok açık belli eder. Aradaki fark hemen anlaşılır. O yüzden eğer ki papağanınızla yeteri kadar ilgilenemeyeceğinizi, onunla yeteri kadar vakit geçiremeyeceğinizi düşünüyorsanız, papağan evlat edinmeyi bir kez daha düşünün derim.
Bugünlük benden bu kadar arkadaşlar. Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim.
Günlük olarak neler yapmalısınız ondan bahsedelim.
Her gün kafesinin etrafına dökülenler temizlenmeli. Eğer mama hazırladıysanız günlük olarak değiştirip yenisini hazırlamanız gerekir. Ve eğer mamadan kafes dibine döküldüyse ki mutlaka dökülenler olur, kafes altını da dikkatli temizlemelisiniz ki, dökülen ve ertesi güne kalıp bozulan parçaları kuşunuz yediğinde hastalanmasın. Bu önemli bir konu. Günlük olarak kafesin altını temizlerseniz hem temizliği kolay olur hem de kuşunuz için de daha sağlıklı olur.
Günde en az bir kere suyunu değiştirmelisiniz. Günde iki sefer su değişikliği iyidir. İçme suyundan vermeli, sulukların da temiz olduğundan emin olmalısınız. Kafesin komple temizliğini ise biz haftada bir yapıyoruz. Dezenfekte etmeyi de unutmamalısınız bu arada. Sirkeli su kullanabilirsiniz bunun için.
Belli aralıklarla kafes ve ekipmanları, suluğunu, yemliğini, mama kabını, tüneklerini, oyuncaklarını, sebzelik, meyvelik vs kullanıyorsanız onları yani kısaca her şeyi yıkayıp, sirkeli suyla dezenfekte etmenizi tavsiye ederim.
Gün içinde papağanınızın bir şeylerle oyalanmasını sağlamalısınız ve sizin de özel ilginizi sık sık hissettirmelisiniz :) Tıpkı bir çocuk gibi sürekli sizinle takılmak isteyeceklerdir, izin verin takılsınlar.
Eğer odada belli bir süre yalnız kalacaklarsa sıkılmaları kaçınılmaz. Oyuncaklarla arası iyiyse, sevdiği oyuncakları hazırda bulunmalı. Papağanlar gerçekten çok enerjik canlılar. Bu enerjiyi bir yerlerde harcamak zorundalar değil mi? Uçarak bir kısmını harcıyorlar elbette. Kalan kısmı ise oyunlara ve oyuncaklara bırakıyoruz :) Papağanlar birçok hayvan gibi "oyuncu" canlılardır. Papağanınız sizinle birlikte oyun oynamaya bayılır. Bu hem onun için hem de sizin için eğlenceli bir şeydir. Günün belli saatlerinde onunla oyun oynamanız papağanınızın sağlığı için çok önemlidir. Onunla oyun oynarken sizin de mutlu olduğunuzu görmek isterler. Böyle heykel gibi durarak onunla oyun oynamaya çalışırsanız muhtemelen reddedecek, korkacak veya sizi ısırmaya çalışacaktır. Bu nedenle bol bol gülerek ona oyunda eşlik etmelisiniz. Zaten oyun oynarken onların o halleri sizi mutlaka güldürür :) Yani oyun oynarken şöyle düşünmeyin. "Bu bir hayvan sonuçta ne anlar ki oyunmuş oyuncakmış." Böyle düşünürseniz zaten oyun olduğunu kuşa yansıtamazsınız, oyun eğlenceli olmaktan çıkar, hiçbir anlamı kalmaz. Tıpkı karşınızda küçük bir çocuk varmış gibi papağanınıza yaklaşın ve oyunu ona güzelce anlatın. Gerisi geliyor. Pikachu oyuncaklardan hep ilk başta uzak duruyor. Kafesine yeni bir şey aldığımızda önce dışarıda ona gözü alışana kadar içeri koyamıyoruz. Mesela bir mama kabı almıştık ilk geldiğinde gıcık mı kaptı nedir, sürekli ona söyleniyordu. Çıkardık geri taktık derken alıştı ve şimdi içinden çıkmıyor desem yeridir. Böyle şapşikler işte :) Geçtiğimiz günlerde şunlardan sipariş verdim, bakalım hoşuna gidecek mi. Kesin ilk başta uzak durup biraz korkacaktır ama, bu minik topları, yün iplerden yaptığım pom-pomlarla oynamayı sevdiği için, ona güvenerek aldım. Umarım hoşuna gider.
Source
Yalnız kaldığında sıkılmasın, etrafta bir ses olsun diye televizyonu açık bırakabilirsiniz. Papağanlar hiç sıkıntıya gelemiyorlar. Strese girmeye çok meyilliler. Bulunduğu odada kafeslerinin yerini değiştirmek, kafes içi düzenlerini değiştirmek bile onları strese sokmaya yeter. Ya da bir yolculuk kolayca onları strese sokabilir. Bunu anlamak için onları iyi gözlemlemelisiniz. Stres hem psikolojilerini bozar hem de bazı hastalıklara (ishal gibi) yol açabilir. Hatta daha da ileriye gidip tüy yolmaya, intihar etmeye kalkabilirler :( Unutmayın onları bir çocuk gibi kabul edip ona göre davranmalıyız. Son derece hisli, duygusal ve zeki canlılar oldukları için sizin sesinizi, bakışınızı, mimiklerinizi takip edip, ona kızdığınızı, sinirlendiğinizi veya küstüğünüzü anlayıp üzülebilirler bu da strese girmelerine neden olabilir.
Yani kısacası eğer çalışıyorsanız ve sabahtan akşama kadar tek kalacaksa, evde başka birileri olacak ama onunla ilgilenmeyeceklerse veya siz yeteri kadar ilgilenemeyeceğinizi, uğraşamayacağınızı düşünüyorsanız; papağan evlat edinmek size göre değildir. Bunun yerine daha az ilgi isteyen bir türe yönelebilirsiniz. Eğer çok istiyorsanız çift papağan edinebilirsiniz ama bunun da ayrı sorumlulukları var tabi.
Elbette papağanımızın yalnız kaldığı vakitler de olacaktır. O sırada kendini oyalayabilir, kendi kendine de takılabilir, size her şey normalmiş gibi gelebilir ama bu yalnız kalmalar sıklaşmaya başlarsa, problem işte orada başlar. Papağanınız mutsuz olmaya, içine kapanmaya başlar ve bunu genel davranışlarından, bakışından, sesinden, size karşı davranışlarından anlarsınız. Mutlu bir papağan nasıl kendini belli ederse, mutsuz bir papağan da kendini çok açık belli eder. Aradaki fark hemen anlaşılır. O yüzden eğer ki papağanınızla yeteri kadar ilgilenemeyeceğinizi, onunla yeteri kadar vakit geçiremeyeceğinizi düşünüyorsanız, papağan evlat edinmeyi bir kez daha düşünün derim.
Bugünlük benden bu kadar arkadaşlar. Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim.
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here
This post has received a 3.13 % upvote from @drotto thanks to: @neokuduk.
Kullandığınız görsellerden gözümü alamadım çok sevimliler. İntihar ettiklerini bilmiyordum, aslında birçok şeyi sizin yazınızdan öğrendim diyebilirim. Teşekkür ederim .O kadar çok ilgi olayına özen göstermişsiniz ki aklıma acaba hiç dışarı çıkmıyor musunuz sorusu geldi.
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by neokuduk from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
bitti mi:)
yoo hiç kıskanmadık:))