Çok fazla arkadaşı olan bir insan değilim. En yakın arkadaşım Akif ve çevremizde zoraki olarak takıldığımız bir kaç insan dışında pek fazla kimse ile takılmıyorum. Sigara içmeler, dışarıda yemek yemeler, okul ve bilgisayar oyunu oynamak ile geçen günler bir birini kovalıyordu. Akif ile en çok beklediğimiz zaman olan yaz ayları gelmek üzereydi ve biz olmayan paramız ile hayaller kurup yok şurada ki tatil beldesine gidelim. Yok burada ki hatunlar daha güzel gibi muhabbetler kurmaktaydık.
Yine bir gün ATM arkasında oturup sigara ve muhabbet ile zaman geçiriyorduk. Karanlığı aydınlatan sokak lambasının ışığından olacak ki SÖÖS lakaplı Volkanı görene kadar zamanın bu kadar geçtiğini anlamamıştık. SÖÖS "sözün özü özün sözüdür" lafının kısaltmasından gelen bir lakap, Volkan kendince özlü sözler yaptığı için SÖÖS Volkan olarak lakap vermiştik. Bembeyaz olan yüzü, garip hareketleri sanki kendi ile olan konuşmasını görünce Akif ile birbirimize baktık ve piç sırıtışını yüz ifadesine büründük. Dalga geçmek amacı ile önüne doğru geçtik ve "Ne oldu hayalet görmüş gibisin" dedim. Volkan yere bakan kafasını kaldırdı sanki bizi fark etmemiş gibi "oraya gitmemeliydim. Gitmemeliydim" dedi ve yanımızdan çekip gitti. Oldukça farklı bir yapısı olduğu için ikimizde pek anlam aramadık. Kısa bir zaman sonra sokakta Bengü'nün koşarak geldiğini gördüm. "Ako bu ne diye koşuyor ki la"
"Ne bilim lan"
Bengü bizi görünce biraz yavaşladı ve "Volkanı gördünüz mü? Babaannemin bahçesine girmiş. Babam görünce azarlamış" dedi.
Akif'e baktım pek iplediğine dair bir ifade görmediğim için "az önce önümüzden geçti garip garip hareketleri vardı. ilerde yakalarsın eve gitmeden"dedim.
Bengü teşekkür etti ve gitti. Bengü'nün babaannesinin zamanında büyü cin gibi şeyler ile uğraştığı tüm mahallece bilinirdi. Kadın öldükten sonra eve kiraya gelen insanlar 1 aydan fazla dayanamadığı için ise çocukların arasında büyülü cinli olarak adlandırılan bir ev olmuştu. Kimsede orayı herhangi bir iş için kullanmazdı. Volkan gibi bir çocuk için bile oranın bahçesine girmek çok farklı bir davranıştı. Akif inli perili cinli şeylerden hoşlanmadığı için muhabbetine devam etmedik. Konun geçmesi bile sokakta bir gerginlik oluşturmuştu.
Evlere dağıldık. Yemek sonrası her zaman yaptığımız gibi bilgisayar başına geçip oyun oynamaya başladık. Biraz zaman sonra piçlik olsun diye "olum içimde bir ürperti var la" dedim. Akif'in takmamasını beklerken "olum benimde öyle... Sanki biri varmış gibi arkama bakıp duruyorum" dedi. O an benimde içimi bir ürperti sardı. Arkama bakarken normalde bozuk olan fakat hiç bir hareket olmamasına karşın kolidorda bulunan sensörlü lamba çalıştı.
Is the story good? @cleverbot @banjo