Cumartesi öğleden sonra saat iki sıraları. Pazar akşamına kadar bir etkinlik mi yapsak sorusuyla baş başayız. ''Hadi Muğla'ya gidelim, oradan haritayı açar karar veririz'' dedik. Fakat gitmeden önce belirlediğimiz bir kural var; yanımıza sadece 250 TL alıyoruz, yol yiyecek ve kalacak her şey bunun içerisinde olacak.
Denizli'den biletlerimizi alıp yola çıktık. Muğla otogara geldiğimizde üzerinde çok fazla düşünemeyip Marmaris dolmuşuna binmiş olduk. Fakat tam olarak oraya gitmeyi isteyip istemediğimizden emin değildik. Neyse yol boyunca haritadan bulunduğumuz konum kenarındaki yerleşim yerlerini incelemeye devam ediyoruz.
Deniz kenarında küçücük bir yerleşim yeri gördük. Daha önce duymamış olmamız da ayrı bir utanç kaynağı :) Akyaka'ya yaklaşırken hadi iniyoruz deyip akşam karanlığıyla birlikte yol kenarında indik. Karanlık yokuş aşağı yolda yarım saat kadar Akyaka dolmuşunu bekledikten sonra umutlarımız tükendi ve otostop çekmeye niyetlendik. Öyle tenha ve ürkütücü bir yer ki; otostop maceramızın da 1 saate yaklaşması kimsenin suçu değil.
Yine umutlarımızın tükenmeye başladığı sırada panelvan tipi bir araç yanımızda durdu: ''Pardon! Akyaka'ya nasıl gidebiliriz?'' Bu soruyu işittiğimizde talih kuşu konmuş kadar sevindik. ''Oraya gidiyoruz, bizi de götürür müsünüz?'' dedik ve buyur edildik.
Vardığımızda akşam dokuzu geçiyordu. Yarım saatlik bir turlama sonucunda kalacak yerimizi ayarladık. Çantalarımızı yerleştirdikten sonra güzel bir akşam gezintisi ve sahilde şarkı söyleyip kendi kendimizi eğlendirdik.
Sabah hava biraz bulutluydu fakat yine de odanın balkonundan ahşap pencereli evlerin oluşturduğu manzaraya hayran kalmamak mümkün değil.
Anlaşılan bugün bu küçük kasabada vakit harika geçecek. Hemen en ucuz yoldan kahvaltımızı yapıp turumuza başladık.
Nehir gezintisi belki de Akyaka'da yapılacak en keyifli anlardan biriymiş. Tadamadık :)
Her yer öylesine güzel ki bir yerden ayrılıp diğerine giderken bile biraz daha kalsak mı diye durup düşünüyoruz.
Şansımıza denizin çarşaf gibi olması da o günün görüntülerini mükemmel kılan etmenlerden biriydi. Yeşiliyle, deniziyle, nehriyle ve esnafıyla Akyaka gezip gördüğümüz yerler arasında en anlamlı yere sahip durumda. Giderken kendimize koyduğumuz limit gezimizi şüphesiz daha keyifli hale dönüştürdü.
Şimdi gelelim maliyetimize;
Biletler gidiş/dönüş : 150 TL
Kalacak Yer : 50 TL
İki Adet Balık Ekmek : 30 TL
Kahvaltılık Domates, Peynir: 10 TL
Bir Bira : 7 TL
Birer Saat İki Adet Bisiklet : 2 TL
Gördüğünüz üzere hepsi toplamda 249 TL
İçimizde ukde kalan sadece Azmak Nehri'nde tekne turuna katılamamış olmak. Bu da en azından bir daha gitmek için sebep oluşturacak :)
Bu arada dönüş yoluna geçmeden önce epeyce acıktığımızı fark ettik. Kan şekerimizin düştüğünü hissediyor olmak maalesef bizi hile yapmaya sevk etti. İki ayvalık tostunu da banka kartımızdan kendimize hediye ettik :)
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by oktaymutlu from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews/crimsonclad, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows and creating a social network. Please find us in the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
iyi ki göl kenarindaki kazları yemediniz 😃😃 macerali olmuş evet.
Son aşamada aynı söylediğiniz gibi kazlara göz dikecek duruma gelmiştik 😃 hafif adrenalin salgıladığımız anlar kıymeti daha da arttırdı.
Bende tesadüfen gidip çok beğenmiştim. Şimdi nasıldır bilmiyorum ama gittiğim dönemde fiyatlar inanılmaz ucuzdu, baya bir şaşırmıştım.
Yaz aylarında birçok sahil kasabası gibi fiyatlar yüksek oluyormuş fakat bu aylar ve ilkbaharda çok daha güzel oluyormuş. Fiyatlar bizim için de çok uygundu.
This post received a 4.15% upvote from @randowhale thanks to @oktaymutlu! To learn more, check out @randowhale 101 - Everything You Need to Know!
Paylaşımınız için teşekkürler. Gerçekten oralaı harikadır. Tabii 80 lerde daha da güzeldi. İlk 1978 de e 79 da orada orman kampında çadır kurup epey kalmıştık. İmkanlar, ulaşım gibi bazı şeyler zordu ve o kadar yapılaşma da yoktu. Hatta o zamanla Akyaka köyünden ekmek almaya pantolonla gitmek zorundaydık. Çünkü köy içinde şortla gezmek yasaktı. Geçen sene gittiğimde tanıyamadım ve bir an evvel buradan ayrılmalıyım diye düşündüm. İnsanlaımız maalesef orayı çok bozmuş Genede güzel bir yazıydı.
Bizlere şimdiki hali bile böylesine güzel gelirken o yıllarda görebilmiş olmanız ne de kıymetli. Çocukluğumda İzmir Gümüldür'e giderdik. Orası da sizin anlattığınız gibi aklımda şu ana göre çok daha güzel kalmış. Ne yazık ki nüfus arttıkça böyle güzellikleri kaybetmeye başlıyoruz.
Müthiş bir atmosfer, müthiş bi ambüyans. İnsanın keşkelerle başlayan cümleler kurası geliyor ama sadece yutkunarak geçiştiriyoruz. Çok iyi !