@Andalucia, yazıyı okudun mu bilmiyorum ama yazıda esas bahsedilen öyle ya da böyle adamın baskıcı bir toplumdan çıkıp farklı bir vizyonla bu dergiyi kurması ve basın özgürlüğü adına mücadele vermesi. Feminist akıma da isteyerek ya da zorunda kalarak bir şekilde ciddi bir destek verdi. Kendi kızı da en uzun süre ile çalışan şirket yöneticisi oldu, yani kadınların yönetimde de başarılı olabileceklerini bir nevi dünya'ya gösterdi. Hayat özgürlükler ile güzel ve ahlak özgürlükler olduğu zaman kendini belli eder. Hiç bir özgürlüğün yoksa zaten ahlaksızlık yapamazsın. Basın özgürlüğünün yarattığı farkın anlatıldığı bir yazıya böyle sert bir tepkinin verilmesi çok ironik oldu.
Osmanlı'nın ahlaki değerlerini de çok uzun süreli tartışmaya gerek yok bence. Harem kültürü olan, hareme alınan cariyelerin milliyetlerinin ve kendi isimlerinin unutturulduğu, fiziksel özelliklerine göre yeni isimler verildiği, haremdeki kadınlara da güvenilmediği için harem ağalarının hadım edilmiş zencilerin olduğu bir yerin ahlaki duruşunu yüceltmeyi anlamıyorum.