İki mesleki aracın incelemesi:
Doğrulurum yeniden külden. Ve erkekleri solurcasına yerim.
Yaratılış efsanesine göre Adem'in kaburga kemiğinden kadın yaratıldı.William Shakespeare bunun çok dışında da olsa ''ve tanrı kadını yarattı'' sözüyle benzer bir sıralama mantığı öne sürüp kendi cinsinin sonrasına kadını koyma huylu evrensel kanıyı edebiyatında işleyecektir. Bir başka edebiyatçı Don Juan kadını putlaştırarak Shakespeare'nin jestiyerde asılı bırakmadığı ön yargısına ait ilmini kırma yolunda gibi görünecektir. William Shakespeare bir yüceltme yapmamıştır. O ikincileştirmiştir. İki edebiyatçı ilk günah doktrini ile insana olan bakış açısının ileri derecede kötümser olduğu giyotinli orta çağın bellekte kazılı duran yıllarındaydı. Yine yaratılış efsanesine göre Havva yasak meyveyi çaldı. Bu durum birkaç çağ sonra ilk günah doktrini adını taşıyan bilinçsiz bir bakış açısının temelini oluşturdu. İlk insan şeytana uyup günah işledi dolayısıyla bütün insanlar doğuştan bunun günahkarıdır denmekteydi. İlk günah doktrini sistemini kutsallaştıran orta çağ , kadını cadı olarak görüp ateşe veriyor ya da çağlarına ait ilk iyimserlik hareketi denebilecek doktor Joseph İgnace Guillotin'in çizdiği kadere itiyordu. Joseph İgnace Guillotin çabuk ölümü mümkün kılan idam aleti olan giyotinin teorisyeni olmakla çağının iyisidir. Çabuk öldürmek onun kabul görmüş iyiliğidir. Ama yakarak öldürme olayı hızını kesmezdi. Yaratıcı nitelikteki mecazlı bir denklemde cadı kazanları cadı sanılan kadınlara kazan oluyordu. Fakat bu bu kadar basit değildi.
Ateşe verilen kadınlar birgün reenkarne olmalıydı, yeniden doğmalıydı. Belki oldu da. 1968 Meksika olimpiyatlarında her olimpiyatta olduğu gibi dev meşaleye yine oyunların oynandığı stadyumda konumu verilmişti. Kendisini ateşe verecek koşucuyu bekler durumdaki mimari sukuneti fitillenmesi ile çoşkuya doğru sıçrama gösterecekti. O koşucu dev meşaleye giden merdivenlerin başında belirdiğinde olimpiyatların gelenekseline ait sıradanlıktan ilk kez söz edilememişti. Çünkü meşaleyi taşıyan koşucu Norma Enriqueta'ydı. Sıradışılığa konu olan özelliği ise bu olimpiyat geleneğini gerçekleştiren ilk kadın sporcu oluşuydu. Az sonra dev meşaleyi kadın ellerinden bıraktığı meşalesinin ateşiyle yaktı ve belki de bu yolla farkında olmasa da ortaçağın ateşe verilen kadınlarını küllerinden yeniden doğurur gibiydi. Bunu yaparken kadın olması dahası hürriyet timsali bir kadın olması yeterliydi. Hürriyetleri vücutlarına verilen ateşle yakılmış kadınları küllerinden yeniden, ateşle dirilten masalsı efsunlu hali insanlığın en iyi resmi olarak farkedilmelidir.Muhteşem kadın şair Sylvia Plath bu resmi görecek yıllarda olmasa da birgün şu dizeyi yazmıştı: Kızıl saçlarımla Doğrulurum yeniden külden. Ve erkekleri solurcasına yerim Olimpiyat sporcusu Norma Enriqueta tüm ilkliği ve tüm kadın onuruyla orta çağın yakılan kadınlarını küllerinden bir meşale ateşinde yeniden diriltti belki ama dünyamız bu dirilişin yangınlı gerçek ölümünü görmek talihsizliğini maalesef bir kez daha yaşadı. Hem de bu yangınlı ölümü yaşatan bir kadındı. O kadının adı konumla ilişkili dizelerine yer verdiğim muhteşem kadın şair Sylvia Plath'dır. Varoluş sorunsalına depresif yılgınlıklar bina eden bir manik depresifti Sylvia Plath. O geçirdiği kötü hayatına isyan ederek başını yüksek ateşte yanan bir fırına sokup yanarak intihar etti ve bu davranışıyla, anneliğiyle yüce kadın olgusunu tekrar ateşe vermiş bulundu. Meşalede küllerinden dirilen kadınlar şiirinde küllerinden doğduğuna vurgu yapan bu kadının yanıp kül oluşuyla tekrar tekrar küllenmiş, yanmış oluyordu. Öte aleme benden bir çağrı:Sylvia Plath küskün yaklaşımımda sen bir idam usülü olabilirsin ama buna karşın insanlığın en iyi huylu baş yangını olarak görülmeyi hak ediyorsun. Sen sevdalı bir baş yangınımızsın.Seni ve sizi birinci sıraya ben alıyorum. Velhasıl tanrı kadını yarattı.
William Shakespeare bir yüceltme yapmamıştır. O ikincileştirmiştir.