Amerika’nın öldürülen başkanı John F. Kennedy’nin hayatı yaşadıkları o süreçler sayısız filme konu oldu. Ben de bu konularda meraklı biri olarak hakkında onlarca yazı komplo teorisi okudum. Hatta bunların bazıları filme dahi çekildi. Ancak bu sefer karşımıza başka bir Kennedy çıkıyor. O zor günler de eşini kaybeden ve bu durumla nasıl baş ettiğini birinci gözden anlatan bir film olmuş Jackie. Jackie filmi bana sorarsanız başlı başına bir başyapıt olmuş durumda. Zira teorilere ona buna değilde bizzat Jackie Kennedy’nin hatırlarına dayandırılarak çekilmiş ve hayranı olduğum Natalie Portman tarafından mükemmel bir şekilde canlandırılmış. Bana kalırsa bu performansı ile bu senenin oscarının kesin sahibidir ancak bilemiyorum tabi ki Oscar jürisini bazen anlamak güç.
Neyse filme dönecek olursak Jackie başkanın yani kocasının öldürülmesinden sonra geçen süreçte Jackie Kennedy’nin başından geçenleri yaşadığı acıları ve tüm bunlara rağmen dik durmaya çalışışını konu ediniyor.
Özellikle Jackie karakteri Natalie Portman’ın eşsiz oyunculuğu ve güzelliği ile birleşince mükemmel bir izlence sunuyor.
Daha önce büyük şair Neruda gibi bir çok kişinin otobiyografik filmini kameraya almış olan Şilili yönetmen Pablo Larrain’in dehası filmi çok daha anlamlı ve güzel kılmış. Oyuncu seçimleri ve dönemin tarihinin yansıtılması açısından en ince detayına kadar emek harcanmış ve bir saniye bile olsun beni kendinden uzaklaştırmayan bir yapım olmuş. Dediğim gibi başta defalarca Kennedy filmi izlemiş olsam da Jackie hepsinden bir adım öne geçerek farkını ortaya koymuş durumda. Yaşanılan büyük travmanın karısı üzerinden tüm ülkenin durumunu anlatışında ki incelik ve çocuklarının idaresi ile ülkenin idaresi arasında kurulan paralellik kesinlikle izlenme keyfini çok yukarılara taşıyan bir filme dönüştürmüş Jackie’yi. Benim kanaatim odur ki ayıracak 2 saatiniz varsa ona buna değil de bu filme muhakkak gidin.
Sort: Trending