Görsel: Pixabay.com
Yıl, 23 Mayıs 2000, mide ağrısıyla acilden hastaneye yatırıldım. Hemen koluma serum takıldı; burnumdan mideme sifon (sonda) yerleştirildi, midemde biriken simsiyah safralı sıvıyı sondanın iki çatal ucundan uzun olanı poşet torbaya tahliye ediyordu. Başımda duran eşim de günde 10 kere sondanın kısa ucundaki tıpayı açıp enjektörle çekip torbaya boşaltarak bu tahliyeyi manüel destekliyordu.
Altı gün boyunca kol damarıma sabah akşam birer litrelik günde toplam iki litre serum takıldı. Ağzımı açıp boğazıma baktığımda burnumdan mideme giden sonda görünüyordu. Yemek içmek yok, zira bir yudum su içemiyordum; sonda yutkunmaya bile izin vermiyordu.
Yedinci günün sonunda 10 Kilo vermişim (zayıflamak isteyenlere duyurulur). Doktorum ultrasona gönderdi. Ultrason raporu aynen şöyleydi: “Safra kesesi taş, kum ve çamur dolu.” Bu raporu inceleyen doktorum safra kesesi operasyonunu acil gördü. Ben de kabul ettim ama doktorla ameliyat parası (doktorların bıçak bedeli dediği para) konusunda anlaşamadık. Ben 1000 TL’ye razı olmuştum ama doktorum sinirlendi, hastaneden taburcu etti, başından attı beni …
Taşlı, kumlu, çamurlu safra kesesiyle eski hayatıma döndüm, hastalığım nüksetmesin diye bütün yemek çeşitlerinden korkuyor yalnız sebze çorbası içiyordum ama kafamda bir takanak vardı, “Acaba yine o hale gelir miyim?” diye…
Ben Edebiyat Öğretmeniyim, hastaneden çıktıktan yirmi gün sonra, benim öğretmenlik yaptığım liseden mezun, TIP Fakültesinde ihtisas yapan bir öğrencime rastladım. O öğrencim beni hastaneye davet etti, bütün tetkiklere sevk etti. Kan, idrar, dışkı, tükürük tahlilleriyle bütün batın ultrason tetkiklerini istedi…
Sonuç 1: Bütün tahliller normal.
Sonuç 2: Ultrason tetkikinde, mide ve safra kesesi normal; karaciğer, dalak, normalden büyük, pankreasta ülser kuşkusu.
Hastaneden çıktığım günden beri tam on yedi yıldır midemde ağrı, sancı yok.
© Ucan Kalp'te yayınladığımız hikâye (öykü) ve fabl türü küçük hikâyeler, uluslararası ISBN: 975-19-3267-X kayıt numarasıyla güvence altına alınmıştır. Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez.
Cok dehşet bir olay...
Ihsanoğlunun para icin yapmayacagi sey yok.
Insanin ilginc bir ozelligi var, aşağıya ve yukayiya dogru ucu açık (yani varliklarin en şereflisi olabildigi gibi en aşağılık mahlukatta olabiliyor)
yazıklar olsun buna benzer bir olayda benim başımdan geçti .
ilk çocuğumuzda eşim doğıuma girdiği sırada hepatit b virüsü var dediler eşimde taşıyıcı inanmadık 3 kere test yaptılar aynı tamam dedik ve bana ve doğacak çocuğa aşı vuruldu ve yeni çocuğumuz doğana kadar yani 5 sene kontrollere gittik çocuk doğacak doktoru uyardım hepatit b var bizde diye doktor yok öyle bişey dedi testleri tekrarladık ve yine aynı yokk 5 sene bizi sağmışlar haberimiz yok
Güzel yazı. Böyle şeyler çok oluyor malesef.
Interesting
I will follow you to see your future posts!