Merhabalar,
Pop müzik türü küresel çerçevede çok eski bir müzik türü sayılmaz. Öyle ki ülkemize gelişi de 1945'li yıllarda tango ile başlar. Arjantin asıllı bir dans türü olan tango, gerek ritmik gerekse melodik bakımdan pop müziğin temellerini atmaktaydı. Pop müzik her ne kadar popüler müzik yerine kullanılsa da popüler müziğin alt kollarından biridir. Popüler revaçta olan, rağbet gören anlamına gelmekle birlikte ülkemizde pop müzik kısaltmasının temelini oluşturduğu algısı hakimdir.
Pop Müzik aslında country, Hip-Hop, R&B (Rhythm & Blues) gibi müzik türlerinin karışımıdır. Kaldı ki bu saydığımız türler de farklı müzik türlerinden türemiştir. Bir müzik türüne küçük ve farklı bir dokunuşla yeni bir müzik türü oluşturmak gibi. Daha önce yazdığım Anadolu Rock müziğinin oluşumu gibi karma bir yapıya sahiptir.
Türk Pop Müziğinin ülkemize gelişi tangoyla başladı demiştik. O dönemlerde yani 50'li yılların başlarında teknolojik yetersizlikten dolayı pek çok dünya ülkesi bilimsel, ekonomik, sanatsal ve birçok açıdan birbirini takip etmekteydi. Bu teknolojik imkansızlıklara rağmen bu takibin bile ne kadar zor olabileceğini bir düşünün. Pop müzik dünyada yankı bulmaya başlayınca bizdeki yansıması da çok uzun sürmemiş, ilk örneklerini öykünme müzik (Batıda rağbet görmüş popüler bir melodiye Türkçe söz yazarak seslendirme) olarak vermiştir.
Türk Pop Müziğinin başlangıcı 1961 yılına tekabül eder. İlk kez batılı bir şarkıya (Müzik- Bob Azzam) Fecri Ebcioğlu tarafından Türkçe sözler yazılmış ve şarkı İlham Gencer tarafından yorumlanmış, daha sonra da taş plak olarak piyasaya sürülmüştür. Pop müziğimizin ilk şarkısı aslında çoğumuzun bildiği Bak Bir Varmış Bir Yokmuş adlı şarkıdır.
İlham Gencer (1926 - 91 yaşında)
Kaynak
Türk Pop Müziğinin gelişmesine katkı büyük olaylardan biri de “Eurovision”dur. (O zamanlar şimdiki gibi siyaset olaya >müdahil değildi.) Özellikle 1975 ile 1985 yılları arasında Pop müzik için lokomotif görevi görmüştür. 80-90 yılları arası >Türk Pop Müziği gelişmeye devam etmiş ancak nispeten durağan bir dönem geçirmiştir. Bunun sebebi Anadolu Rock, >Arabesk gibi müzik türlerinin atağa geçmesi olarak gösterilebilir.
70'lerde başlayan Öykünme Müzik modası olanca hızıyla devam etmiş ve birçok şarkıcı batılı müziklere yapılan Türkçe aranjmanları seslendirmiş ve plakları başarılı bir şekilde raflardaki yerini almıştır. Berkant, Erol Büyükburç, Ajda Pekkan, Tanju Okan, Seyyal Taner, Alpay ve daha birçok pop şarkıcısı bu dönemde öykünme müziklere başarılı örnekler vermiştir.
80'lerde nispeten durağan hale gelen (Ülkedeki siyasi olaylar, sosyo-ekonomik durum) pop müzik teknolojinin de gelişmesiyle 90'larda atağa kalkmaya başlamıştır. 90'lı yıllarda yavaş yavaş öykünme müzikten sıyrılmaya ve özgün besteler yapılmaya başlanmıştır. Yapılan besteler genellikle Anadolu Rock gibi müzikal açıdan doğu-batı sentezi ürünler olmuştur. Yani Hafif Batı Müziği değil Türk Pop Müziği besteleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Sezen Aksu Türk popunun oluşumunda ve çizgisinin belirlenmesinde bu dönemin öncülerinden olmuştur. Bu dönem aynı zamanda plak döneminden kaset dönemine geçişte köprü rolü üstlenmiştir.
90'lar birçok şarkıcı müzik piyasasına girmiş ve döneme damgasını vurmuştur. Bu döneme katkıda bulunan isimlerden bazıları şunlardır:
Hakan Peker, Tarkan Tevetoğlu, Aşkın Nur Yengi, Harun Kolçak, Nazan Öncel, Fatih Erkoç, Ferda Anıl Yarkın, Sibel >Tüzün, Sertab Erener, Seden Gürel, Suat Suna, Bendeniz, Deniz Arcak, Yeşim Salkım, Nalan, Kenan Doğulu, Mustafa >Sandal, Gökhan Kırdar, Pınar Aylin, Mirkelam, Yaşar, Ege, Candan Erçetin, Yonca Lodi, Kerim Tekin, Sibel Alaş, Metin >Özülkü, Rafet El Roman, Yıldız Tilbe, Işın Karaca, Göksel, Deniz Seki, Gülşen…
Bu isimler gibi onlarca şarkıcı o dönem müzik piyasasına giriş yapmış, fakat tutunamamış ve 2000'li yıllara geçmeyi başaramamıştır. Bu dönemde plak üretimi azalmış ve kaset dinleme hız kazanmıştır. 90'lı yıllar otoritelerce Türk Popunun Altın Çağı olarak kabul edilir.
2000'li yıllarda teknolojik ilerlemeler sayesinde Hücum Kayıt formatından Kanal Kayıt formatına geçiş yapılmıştır. Yani şarkılar hep birlikte değil tek tek kaydedilmiştir. Bu durumun faydaları olacağı gibi dezavantajları da vardır. Enstrüman ve ses kayıtlarında mükemmele ulaşılmasına karşın konser tadında müzik dinleme zevkinden uzaklaşılmıştır.
2000'li yıllarda piyasada olan müzisyenleri saymaya gerek yok kanısındayım, zira pek çoğunu tanıyoruz. (İtiraf etmeliyim ki ben sizin kadar tanımıyorum yeni şarkıcıları. :) )
Sertab Erener'in 2003'te Everyway That I Can adlı şarkıyla Eurovision'u kazanması, Türk pop müzik açısından çok önemli bir başarıdır. Evet, sözler İngilizce; nasıl Türk pop müziği bu? diyebilirsiniz. Ama müziği çiftetelli :)) Şarkının söz ve müziği Demir Demirkan'a aittir.
2000'li yıllardan sonra nedendir bilinmez özgün üretim azalmış ve 70'li yılların şarkıları tozlu raflardan alınıp yeniden yorumlanmaya başlanmıştır. Cover adı verilen düzenlemelerle eski şarkıları yeniden dinleme imkanı bulduk. Her ne kadar o sepya tadı alamasak da yeni neslin bu güzel şarkıları bilmesi gerçekten önemli bence.
Bu arada Türkiye'de "Batılı anlamda pop müzik" yapanların sayısı oldukça azdır. Hande Yener ve Bedük bilinenler arasında. Diğer pop müzik şarkıcıları Geleneksel Türk müziği yapmaktadır.
Okuduğunuz için teşekkürler, müzikle kalın. :)