İNSAN

in #turkeylast year

Merhabalar, umarım iyisinizdir. Bu satırları Türkçe yazacağım, ya uzun ya da kısa tutacağım. Ne yapacağım bilemiyorum çünkü kafam çok karışık.

İnsanları anlamakta güçlük çeker hâle geldim, ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını kestiremiyorum. İnsanlar büyük bir mutasyona uğradı, bilim adamları fiziksel olarak düşünüyor olabilirdi bunu fakat ruhsal olarak mutasyona uğradı. Önceden iki yüzlüydük fakat artık alternatif olarak bir çok yüzümüz meydana geldi, gelmedi mi? Hangimiz masum kalabildik bu düzende? Hangimiz saflığımızı yitirmedik ki? Tabiki fazla abartmadık biz, iyi kalamadık ama iyi olmayı bırakmadık fakat iyi olmayı bırakanlar oldu. Bırakanlar çoğaldı ve bizlere yükler emanet etti.

İnsanlar "hamallığı" zor iş olarak görüyorlar, oysa hepimiz birer hamalız. Onlar sadece bir malzemeyi sırtlarında taşıyor fakat yerine bıraktıkları zaman nefes alabiliyorlar. İnsanlar insanlığa malzeme oldular, nasıl becerdilerse son zamanlarda tam anlamıyla ruhsuz ve kalpsiz oldular. 3. Ve 4. Yüzlerini ortaya koyup rahat şekilde kalp kırmaya başladılar. Her kalp kırgınlığı aklımız ve gönlümüze birer yük değil miydi? Hangimiz gerçekten kırıldığımız gün kendimize gelebildik?. Bize yüklenen yükler görünmediği için bir ağırlık kavramı yoktu, eğer sırtımıza veyahut elimize bir malzeme verilseydi bıraktığımız zaman soluklanabilirdik. Bize yük emanet edip gidenler yüksüz mü kalır zannediyorlar? Onlarında dünya yükü taşıyacakları vakitleri var fakat şuan onlar bizlere yük yüklemek ile mükelleftiler.

Kırıldığını Düşündükçe daha da kırılır insanoğlu, yükü düşünmeyi bıraktığı zaman hafifler. Bir ağaç ekmeyi düşünün. Bunun vereceği meyveyi siz seçecek olduğunuz için zamanı geldiğinde büyüyünce size ne vereceğini de bilirsiniz değil mi? Elma ağacı dikerseniz elma verir, armut ise armut verir. Ağacı dikeceğimiz yer bizim gönlümüzdür, gönlümüze neyi ekersek onu büyütürüz. Eğer bizler gönlümüze güzel bakmazsak zamanla verimsiz hâle gelir, aynı kalp kırmayı normal gören insanlar gibi oluruz. Bizim gönlümüzün güzelleşmesi "anlayışlı" olmaktan geçer. İnsanın 1 yüzü vardır, yalan söyler ve arkasından konuştuğunun yüzüne gülerse bu 2. Yüzünün olduğunu ortaya koyar.

Kalp kırıp bunu anlar ve hatadan dönmeyen 3. Yüzüyle yaşar, 4. Yüz ise bence "empatiyi" unutmuş insandır. Zaten empatiyi unuttuğumuz için böyle olmadık mı efendiler? Bizler nasıl oldu da gönlümüzü karartabildik böyle?

Zorlu bir coğrafya'da zor şartlı bir memlekette kâh güldük kâh ağladık ve büyüdük. Hepimizin bir fakir ve zor anısı vardır, fakat bence buralarda gezinen hatta buraya kadar bu yazıyı okumuş insan kötü değildir, zaten sorunumuzda kötülük değil. Farkındalıktan farkında olmadan uzaklaşmak, bizler sevince güzeliz.