köstek olma çabası çok büyük bir oranla "korku" kaynaklı. iron man 1 filminde de geçtiği üzere maalesef teknoloji mevzu bahis olduğunda coğrafyamızın yumuşak karnı varlığını sürdürüyor. korkuyoruz çünkü anlayamıyoruz, anlamlandıramıyoruz. arkasında bir devlet olmadan bir finansal değerin var olabileceğine inancımız yok gibi. oysa ki hisse senetleri, tahviller, mevduatlar almış başını gitmiş. insanlar bazı ülkelerde emekli olabiliyor çünkü güzel yönetilen fonlar ve hisse senetleri ile çalışma ihtiyaçlarını yitirip sadece zevk için çalışır hale gelip bu sayede de ço daha verimli olabiliyorlar. bizde borsacılık ve bankacılık ise dolandırıcılık ile eş değer bir manada. şeffaflıktan uzak ve maalesef 90'lı yıllardan batan bankalarla ilgili acı hatıralarımız hala taze. fadıllar, ihlas holdingler ise cabası. finansal okuryazarlığımız kötü durumda ve bir diğer yumuşak karnımız ile ikisi bir araya geldiğinde ortaya bir felaket çıkıyor. anlamlandırmayı denemeden, içine girmeden fikir sahiplerinin kanaatleri ile hareket eden koca koca insanlar sayesinde olay biraz daha edgar allen poe hikayeciğine dönüşüveriyor. oysa ki kazın ayağının öyle olmadığı blockchain konusundaki dünyanın en saygın üniversitelerinin organize ettiği toplantılarla kendini aşikar ediyor. yine de blockchain'in yeni bir sosyal adalet anlayışı getireceğini, kapitalizmin sonu olacağı gibi öngörüleri fazla iyimser bulmakla birlikte özellikle "güven, şeffaflık ve finansal korunaklılık" hususlarında anlayışımızı değiştirecek. hafta sonu ve tatillerde çalışmayan siyasetçilerin iki dudağı arasındaki bankacılık sistemi ile dünyanın devam edemeyeceği kesin.
yakın zamanda kaçırdığımız akıllı cihaz devriminin peşine blockchain (zincir halkaları diyorum) kaçırmayız diye umuyorum.
Umarım kaçırmayız ama o vizyona henüz sahip değiliz ülke olarak, en azından bireysel olarak bizler bir yerlere gelelim de ileride öncülük ederiz diye düşünmekten başka bir şey gelmiyor elden şimdilik.