You are viewing a single comment's thread from:

RE: Yaratıcılık sadece yaratıcı sektörler için mi?

in #tr6 years ago (edited)

Yaratıcılığın geliştirilebilir ve öğrenilebilir olduğuna katılıyorum fakat bir parantez açmak istiyorum.

Yaratıcılık özgür ve serbest bırakılmakla başlar. İnsanların önüne net kalıplar konulduğunda ve bu kalıplara göre hareket etmeleri istendiğinde kişinin yaratıcılığını ortaya katarak bir katkı sunması çok zordur. Bu sebeple sanatsal disiplinlerde yaratıclık çok daha fazla öne çıkmaktdır. Diğer iş dallarında ise genelde insanların neyi nasıl yapması istenildiğinden ve önüne bariz kalıplar konulduğundan bu iş daha zor hale gelmektedir.

Çocuk yetiştiriken bile, çocuğa devamlı müdahale çocuğun içindeki yaratıcılığı kısıtlar. Onu şöyle yapma, bu böyle yapılmaz gibi uyarılarla çocuk kalıplara sokulur.

Çocuğu serbest bıraktığını iddia eden bazı yaklaşımlarda bile bu kısıtlama vardır. Şöyle ki; çocuğun kendi odasında duvarları boyayabildiğini yahut istediği stickeri istediği şekilde yapıştırdığını, duvarları süsleyebildiğini söyleyerek çocuğunun yaratıcılığına açığa bırakmasına katkı da bulunduğunu övünerek söyleyen bir çok kişi ve hatta bunu tavsiye eden pedagoglar genellikle şunu da belirtirler; "Odası kendisine ait olduğu karışmıyoruz/karışmayın ama salon ortak alandır ve orada bunu yapmaması gerektiğini bilmelidir, izin vermiyoruz/izin vermeyin."

Bu konu hakkında çok düşünmüştüm ve şuna karar vermiştim; Aslında burada bile bir kalıp koyuluyor çocuğun önüne. Halbuki salon ortak alan ise yani ailenin bütün bireylerinin kullandığı bir bölüm ise, Neden bu bölümün dizaynı konusunda çocuğun hiç bir dahli olmasın? O da bu alanı kullanıyorsa kendinden bir şeyler görmek istemesi gayet doğal değil mi?

Bu sebeple evde kızım salona kendi yaptığı bir resmi (resim derken 4-5 yaşlarındaki bir çocuğun karalamaları diyelim) yahut sevdiği bir karakterin sticker ya da posterini koltukların üzerinde duvara asmak istediğinde izin veriyoruz . Çok istemesek de önce neden uygun görmediğimizi anlatmaya çalışıyoruz, kararını değiştiremediysek ise karışmıyoruz. Eve gelen misafirlerin bu konuda ne düşündükleri ya da ne düşüneceklerini önemsemiyoruz çünkü orası bizim yaşam alanımız ve bizim'in içerisinde kızımız da mevcut.

Sanırım yorumu fazla uzattım ama yaratıcı nesillere ihtiyacımız var ve bu dediğiniz gibi sadece sanat için değil her iş dalında, her disiplinde her sektörde olmalı ki farklılıklar yaratabilerek gelişelim. Bunun için de önce çocuklarımızı kalıplara sokmayalım, sonra da çalışanlarımıza katkı sunabilecekleri alanlar bırakalım ve her yerde rijit kalıplarla mükemmellik aramayalım.

Sort:  

İyi ki yorumu uzattın çünkü çok güzel anlatmışsın. Bunu yazdığın gün okumuştum ama fırsat bulup yanıtlayamadım bir türlü. Şimdi tekrar okudum, tekrar sevdim hem düşünce şeklini hem de kızınıza olan yaklaşımınızı. Kendi çocukluğumda ne kadar kısıtlandığım da geldi aklıma okurken :D Dediğin gibi toplum herkesi olabildiğince aynılaştırmak istiyor ki daha hakim olsun, kontrol edebilsin. Yaratıcılık o yüzden tehlikeli görülüyor hep. Gündelik hayatta da öyle. Yaratıcı insanların biraz "çatlak" (!) olduğu düşünüldüğü için uzak duran insanlar biliyorum ben. Benim başıma gelmişti mesela.

Çocukken bu gelişimin nasıl olduğuna dair bir yazı ekleyebilirim belki. Sınırların yaratıcılığı öldürdüğü kadar geliştirdiği durumlar da var yalnız onu ufak bir not düşeyim :D Onları da not alayım da sonraki yazılardan birinde şu sınırlar meselesine de değinelim :D